recent posts

banner image

İrdelemek Sana Çok Yakışıyor


- “İnandığın şey gerçek olmayabilir! Ama neye inanıyorsan bir süre sonra o senin gerçeğin olur” dedi yan masadaki kadın..

Birden kafasına sert bir cisim atılmış gibi; biraz kızgın ama daha çok da şaşkın olarak baktı sesin geldiği masaya..

Hani okul yıllarında sınıfta arkadaşınla koyu bir sohbete kaptırmışsındır kendini. Hani o hoşlandığın çocukla ilgili arkadaşın acayip önemli bir şey anlatıyordur;

- “ Düüüün seninkiniiiiii çarşıdaaaaa gördüüüüüm.”

Hayatta bundan daha önemli bir şey olamayacağı için dış dünyadaki bütün mesajları sessize alırsın. Tam konsantrasyonla dün çarşıda tam olarak hangi dükkanın önünde durduğunu öğrenmeye çalışırsın. Saat kaçta o dükkanın önünde duruyordur? Mesela üzerinde gömlek mi vardır, tişört mü? Ya şapka takmış mıdır? Ayakkabıları ne renktir?

Bu ölümcül derecede önemli konuda, hayatının kalanını ona göre şekillendirecekmişçesine bir açlıkla sorarsın arkadaşına. Tüm merak kotanı burada harcadığından bir habersindir sen. Ama öğretmeninin gözünden kaçmaz elbette. Ve onun bulunduğu konumdan kafana doğru minik bir cisim fırlatılır.

ÇAT !

Eyvah! Uyanma vakti…

- “Tebeşir mi o? İnanılır gibi değil, kafama tebeşir mi attı mendebur adam? Gıcık ya! Ne hakkı var benim canımı yakmaya? Konuyu bu kadar sıkıcı anlatmasaymış o da”

Hayatta da böyledir ya hani insan. O an kendisine çok önemliymiş gibi gözüken konu dört bir yanını sarmıştır. Kafasını nereye çevirse o konu vardır. Dış dünyadan kendisine gönderilen  mesajların hepsine kapatır kendisini. 

Görmez

Duymaz

Anlamaz

Her şey o konsantre olduğu konuyla ilgili olmak zorundadır. Eğer değilse, o mesajı almasına gerek de yoktur. Ve o sırada hayat bir yerden uyarıcı bir mesaj gönderir. Dikkat etmek zorunda kalacağı hızda ve sertlikte bir mesaj; 

“ O konsantre olduğun şey  hayattaki tek nokta değil” demek içindir. Yanlış yere, yanlış şeye, yanlış kişiye konsantre oluyorsun demek için. 

Ve insanların çok azı anlar bu gelen sarsıcı mesajın anlatmak istediğini. Anlamayanlar ise mesajın geldiği yeri suçlar; dış dünyayı..

İşte Selin’in yaşadığı tam da böyle bir andı. Kafasına çarpan sert sözün geldiği yöne döndü yüzünü. İçinden kulaklarını sağır edecek bir ses yükseldi;

- “Bu kadın neden bu kadar bağırarak konuşuyor?”

Boynundan yukarıya doğru bir uyuşma bir sıcaklık yükseldi. Gerçekten bağırmış mıydı? Herkes kendi rutininde yemek yemeye, kahve içmeye devam ettiğine göre… Hayır, bağırmamıştı ama kimdi bağıran o zaman? Kalbi hızlıca çarpıyordu, tişörtünün üzerinden kalbinin olduğu hizaya baktı. Sanki kalbinin atışını tişörtünün üzerinden görebilecekmişçesine. Gergin bir gülümseme yayıldı yüzüne;  - “Sinirlerim bozuldu resmen. Herkes da her şeyi biliyor.” dedi kendisinin duyacağı bir sesle.  Kendi sesindeki çatlamadan irkildi. 

Gözleri hala kadındaydı, çekmek için zorlasa da kendisini alamıyordu o tarafa bakmaktan. Göz göze geldiler ve bir tebessüm geldi kondu yüzüne. Kontrol edemediği tebessümünden korkmuş bir halde  hesabı ödeyip kalktı masadan. Nereye yetişeceğini bilmediği hızlı adımlarla yürümeye başladı caddeyi. Bir yere yetişircesine değil de, daha çok bir yerden kaçarcasına…

Bir yerden…

Bir şeyden…

Bazen de bir sözden…

İrdelemeye başladı..

Kısık bir ses, kulağında sesi tekrar ediyordu;

- “ Ya inandığın şey gerçek değilse?”

- “ Ne alakası var ya, ben inanıyorsam gerçektir.”

- “ Mesela kısa boylu biri boyunun uzun olduğuna inanıyorsa, uzun boylu mudur? “

- “ Kendisini uzun hissediyorsa uzun boyludur zaten”

- “ Peki o zaman neden o kadar yüksek topukların üzerinde yürüyor?”

- “ Uzun hissetmek için elbette”

- “ O zaman uzun boylu olmadığını biliyor.”

- “ Ne alaka yaaaa?”

Geçiştirmek istiyordu bu iç konuşmayı, ne garip bir monologdu bu böyle. 

- “ Ya inandığın şey gerçek değilse?”

- “ Ne alakası var ya, dedim ya ben inanıyorsam gerçektir.”

- “ Mesela iyilik yaptığını düşünen bir kişi karşısındakine zarar da verse, iyilik mi yapıyordur?”

Etraf buz kesti birden. İki senedir haber dahi alamadıkları erkek kardeşi geldi aklına. Hep onun iyiliği için uğraşmıştı annesiyle babası. En güzel oyuncaklar, en güzel kıyafetler, en güzel tatiller, en güzel okullar verilmişti kardeşine. Ama tüm bu verilenlere rağmen, mutsuz bir çocuktu kardeşi. O oyuncaklar mutlu etmedi o küçük bebeği.  Aksine, hırçın ve öfkeli bir çocuk oldu. Pedagoglar hiç eksik olmadı hayatlarından. Kardeşinin pedagog görüşmelerinde dışarıdaki koltukta canı sıkılarak oturur ve önündeki sehpanın üzerindeki dağınık dergilere bakardı. Çocuklarla ilgili bu yerlerde bazen çocuklarla hiç ilgisi olmayan şeyler olabiliyordu. Gelinlik dergileri, ev mimarisi dergileri… Tam bir pedagogun kapısının önünde oturmaya alışırdı. Oradaki abladan boya kalemlerini isteyebilecek bir ilişki kurduğu anda, yeni bir pedagog giriyordu hayatlarına. Bir önceki yetersiz bulunduğu için elbette. Çünkü kardeşi daha iyi olmuyordu, daha iyi olmuyorsa kesinlikle pedagoglarda bir sorun vardı. 

Özel eğitimler, özel okullar ve özel hocalar da çözemedi öfke problemini kardeşinin. İnsanlara ait bir şeyi isterken bile buyurgandı Kerem. Zaten kendisine verilmesi gerekeni alıyormuş gibi bir tavrı vardı. Teşekkür etmediği yetmezmiş gibi aldığı şeye zarar verir ve sahibine öyle iade ederdi. Başkalarının eşyalarına, saçlarına, bedenlerine ve kalplerine zarar verme hakkı bulurdu kendisinde.  Sonrası bilindik öykü; önce gizli gizli sigara… sonra açık açık sigara içmeye başladı. Elbette sigarayı da açıktan içmeyi hak görüyordu kendisine. Yurtdışından özel sigaralar getirirdi babası oğluna, bir süre sonra tütün sarmaya başladı. Tütünleri de İngiltere’den getirtiliyordu. Ardından hiç gizlemeye gerek duymadan alkol girdi öyküsüne. Ailesinden birinin sarhoş olduğuna ilk defa şahit oluyordu Selin. Belki bu şahitlikti içkiye ısınamamasının sebebi. Acı bir su içip, dilinin dolanmasının sonra da kusmanın neresinde keyif olduğunu anlayamıyordu. Bir süre sonra elbette yurtdışından gelen özel içkileri olmaya başladı Kerem’in. Sonra ısrarla yurtdışına gitmek istedi. Uyuşturucunun iş molasında, hemen işyerlerinin altındaki dükkanlara inilip içildiği ülkelere gitmek istiyordu özellikle. Bütün arkadaşları gidiyormuş, bu dünyaya bir kere geldiyse gezip görmek onun da hakkıymış. 

Gitti de…

Sonra bu gitmeler sıklaştı. Kısa bir süre de sebebi ortaya çıktı. İki yıl öncesine kadar da eve ara ara gelmeler başladı. Okul yarım kaldı, kendisi için tutulan evin sekiz aylık kirasını ödemeden çıkmıştı. Babası elbette ki oğlunun borcunu bırakamazdı, faturalar, kiralar, kart borçları ödendi. Ama ondan sonra da Kerem’den ses seda çıkmadı bir daha. İki yıldır nerede olduğunu bilmiyorlardı. Düzenli bir adresi, düzenli görüştüğü arkadaşları yoktu. Sadece geçen aylarda, Selin’in bir arkadaşı bir fotoğraf göndermişti.

- “ İnanmıyorum! Bu Kerem değil mi Selin’ciğim? Ne olmuş o güzelim çocuğa böyle?” yazıyordu mesajda. 

Selin fotoğrafı açtığında saçı sakalı karışmış, üstü başı pislik içinde bir adam duruyordu karşısında. Üçüncü sınıf bir dönerci  dükkanının önünde, karnının aç olduğu her halinden belli olan bir adam. Aç gözlerle bakıyordu dükkana, elleri yarı şekilde ceplerindeydi. O ellerin Kerem’in elleri olduğuna yemin edebilirdi. Hiç taşa değmemiş o eller, o cebe yarı sokulmuş eller…

- “ Saçmalama canım! Biz kardeşime her ay senin maaşın kadar harçlık yolluyoruz” diye cevap verdi Selin.

Doğru da söylüyordu, her ay babası para yatırıyordu para kartına, geçen seneye kadar. Geçen sene kartın süresi dolmuş ve Kerem’in adresini bilmedikleri hatta izini dahi bulamadıkları için gelen yeni kart sahibine teslim edilememişti. 

Son o fotoğrafı hiç görmemiş gibi devam etmişti hayatına. Problemler karşısında Selin’in genel tavrı buydu; “yokmuş gibi davranmak”.  Haksız yere annesinden yediği dayaklardan sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranırdı. Erkek arkadaşının kendisini aldattığını öğrendiğinde hiçbir şey yokmuş gibi davranırdı. 

İnsanlar bir problemle karşılaştıklarında; 

ya yokmuş gibi davranırlar, 

ya dış dünyayı suçlarlar  

ya da problemi çözerler. 

Var olan problemin varlığını inkar etmek de, problemi dış dünyada görmek de ancak problemi algılayan kişinin algılamasındaki adaletsizlikten kaynaklanır. 

Bizim öykümüzde bize temas eden her problem bizim çözebileceğimiz problemdir. Ve çözüp güçlenmemiz için bizin öykümüze konulur. 

Selin fotoğrafı açtı, büyüttü ve daha dikkatli baktı. İçinde hoşlanmadığı bir his oluştu. İğrenmeyle acıma arası bir his. Annesiyle babası Kerem için üzülmekten bitap düşmüşlerdi. Öyle ki aralarındaki ilişki kopma noktasına gelmişti. İkisi de birbirlerini suçluyorlardı oğullarının akıbetiyle ilgili. Ama kimse öyküdeki kendi hatasını kabul etmiyordu. İkisi de aynı şeyi söylüyorlardı; “ben ne yaptımsa onun için yaptım”. Bir ara annesi  Kerem ismindeki çocukların bağımlılığa yatkın olduğunu duydu. Aslında duymadı da, baya baya bunun için para verip öğrendi. Sonra kocasını daha çok suçladı. Çünkü Kerem ismini kocasının bitmek bilmez ısrarıyla koymuşlardı. 

- “ İsmi Kerem olmasa bir şansı olacaktı yavrumun” diyordu. İnanmıştı  bu boş düşünceye!

Ne?

Ne?

Ne dedin sen?

“ İnanmıştı bu boş düşünceye” ve artık bu düşünce onun gerçeği olmuştu. Mahkemeye başvurup oğlunun ismini değiştirmek istiyordu. Ama görüştüğü avukatlar 18 yaşından büyük olduğunu için onun yerine isim değiştiremeyeceğini söylemişlerdi. Gelse oğlu, ismini değiştirmeye razı olsa her şey bambaşka olacaktı. Bu defa oğluna kendisi bir isim koyacaktı. Elbette danışmanlık alarak yapacaktı bunu. 

Selin bu histerik düşünceleri, davranışları düşündükçe bugün duyduğu sözün ne olduğunu anlıyordu sanki. İnsanlar hatalarını kabul etmek yerine kendilerini daha iyi hissettirecek bir şeye inanıyorlardı. Ve bu inandıkları şey sadece o anlık olarak acılarını hafifletiyordu. Gerçekle kalpleri arasına o sahte inancı sokuyorlardı. Ve böylece acı hissetmiyorlardı bir süreliğine. 

Elini kafasına götürdü, kafasına atılan söz tam yerine isabet etmişti bu defa. Çekmeceden kalemi aldı, kağıt bakındı. Kabus gördüğü için yatağının ucuna kendisini kabuslardan korusun diye koyduğu kutsal kitabın kapağını açtı. Bir not kağıdına yazdı ve sayfa arasına koydu; İnandığın şey gerçek olmayabilir ama neye inanıyorsan o senin gerçeğin olur. 

Sonra ilk defa sayfayı çevirdi.





İrdelemek Sana Çok Yakışıyor İrdelemek Sana Çok Yakışıyor Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi on Eylül 15, 2022 Rating: 5

66 yorum:

  1. Neye inanıyorsan, gerçeğin olur...

    YanıtlaSil
  2. İnsan yaşadığı problemin acısını çekmemek için gözünü o problemden kaçırıyor oraya hiç bakmak istemiyor üstünü örtüyor eğer örtünün altında kalırsa kendi kendine iyileşeceğini düzeleceğini sanıyor. Sonuç istediği gibi olmayıncada etrafını suçluyor😔

    YanıtlaSil
  3. İnandığımız şeyler çoğu zaman kendi isteklerimiz oluyor oysa.


    Bir evladı büyütmek değilde yetiştirmenin farkını çok net anlatan bir makale, yazamların elleri dert görmesin çok güzel 💌

    YanıtlaSil
  4. Yine çok çok güzel ve faydalı bir yazı. Elinize ,yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Malesef insanın en çok düştüğü çukur...zanlarımız, inandığımız gerçekler haline gelebiliyor. Farkedebilmeyi ve gerçek zannettiğimiz tüm sahteliklerden uzaklaşmak dileğiyle...emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  6. "İnandığın şey gerçek olmayabilir! Ama neye inanıyorsan bir süre sonra o senin gerçeğin olur”
    Ne kadar güzel bir yazı olmuş.Hayatımızda yanlış yaptığımız şeylerin doğru olduğuna inanıp problemi görmeyip hatada ısrar ettiğimiz ne çok zamanlarımız oldu. Kerem'in annesi gibi bazen bir ismin uğursuzluk getirdiğine inanıp problemin sebebini bulup çözmek için kendi payımıza düşene hiç bakmayız.
    Elinize Sağlık

    YanıtlaSil
  7. Emeği geçenlerden Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  8. Ne çok öykü var etrafımızda bunun gibi onlarca... neye inanıyoruz ki gerçek oluyor? Nelere inandık da gerçek sanıyoruz?

    YanıtlaSil
  9. Dikkat ! İnandığın şey gerçeğin olur 🐣Peki biz neye inanıyoruz …

    YanıtlaSil
  10. Tam da bunu üzerine acı çektiğim bir dönemde çıktı bu yazı. Hayatımın belli bir döneminde enerjimi sadece kendi inandığım düşüncelere ve insanlara adamış biri olmak çok acı veriyor. Şimdi o insanlar belki bir yerlere geldiler ve ben hayatımin başrolünü oynamaya belkide yeni başladım üzgünüm.

    YanıtlaSil
  11. Ne güzel yazılmış emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  12. Bir yakınımızın çocuğu da ailesiyle yıllar önce ilişkisini kesti ve gözünün içine bakılan bir çocukmuş o da. Tüylerim diken diken oldu okurken... Hep neden böyle olduğunu merak etmişimdir.

    Sürükleyici bir yazıydı. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  13. Harika ve çok manidar bir hikaye...ne çok dersler çıkarır insan bu hikayeden....eğitimlerimiz çok değerli...gerçeği görmemiz için...iyi ki varsınız....

    YanıtlaSil
  14. Hepimizin hayatında gerçek olmayan ama inandığımız bazı öykülerini var .
    Cok guzel bir konuya değişilmez

    YanıtlaSil
  15. Bazen insanlar problemleri çözmek yerine, problemlerin getirdiği kazanımlar ile ilgileniyorlar…
    Bu da sürekli kişi/kişileri yanlış tepkilere ve davranışlara yöneltiyor. Emeklerinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  16. Gerçeğe inanıp hayatımıza alabilme temennisiyle..Ellerinize sağlık çok faydalı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  17. “İrdelemek insana yakışıyor” Gerçekten! 💗 irdeleyince doğru zannettiği yanlışları su yüzüne çıkıyor. Bu güzel anlatım İçin teşekkürler 🙏🏻 🌼

    YanıtlaSil
  18. Ya inandığı şeyi gerçeği olanın isteklerindeyse problem... İnsanın isteklerini kontrol edebilmesinin önemini anlatan güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  19. İnanmanın üstünlüğü ne güzel anlatılmış emeğinize saglik

    YanıtlaSil
  20. Ne kadar istifadeli bir içerik olmuş, emek veren hocalarımızın kalemine sağlık ... İrdeleme kalitemizi artırarak, bilinç açıklığına ulaşmaya ihtiyacımız var.. gerçekle sahteyi ayırt edebilmek, algıda adaletli olabilmek için.. aksi durumda kiyaslarimiz doğru ve yanlışa göre değil, normal ve anormal gore oluyor, dolayısıyla da oradan faydayla çıkmak mümkün olmuyor.. Zanlarimizda oluşturduğumuz gerçekler yerine, gerçeğin kendisiyle hareket edebilme dileğiyle 🌿

    YanıtlaSil
  21. İnsalar sorumluluklarini yerine yetirmeyip problemlerle karşılaştığında onlara kendilerince mantıklı şeyler uydurular. Bu onları rahatlatır anlık olarak

    YanıtlaSil
  22. "Sonra ilk defa sayfayı çevirdi"
    O kitabın sayfasını çevirmek için geç kalınmaması duası ile.!!!

    YanıtlaSil
  23. Gercege ulasmanin yolu bilinc acikligi ile irdelemekten geçiyor,irdelemeden kabul ettigimiz her sey inandığımız kendi gercegimiz oluyor. O yuzden bir bilgi irdelenilirse idrak edilmeside o kadar gerçeğe en yakin olur.Guzel bir hikaye ve insanlarin karsilastiklari olaylarda bilinc acikliginin,irdelemenin ve sonra inanmanin,inandigina iman etmenin ne kadar onemli oldugu vurgulanmis.kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  24. İnanılmaz etkilendim😔
    Etrafımızda buna benzer öyle hayatlar varmı, çok teşekkürler bilinç açıcı yazınız için, emeğinize sağlık 👏

    YanıtlaSil
  25. O sesle irkilmek... Ne sesler duyuyoruz aslında. Aynı sesi diğer masalardan da duyanlar olmuştur belki... Ama irkilmek! Duymaktan ziyade işitebilmek, okumaktan ziyade anlayabilmek, bakmaktan ziyade görebilmek... İrkilebildiğimiz algılarımızın irdelemeye götüren süreci...
    Çok güzeldi... Yine...🌸

    YanıtlaSil
  26. Çok güzel, çok etkileyici ..
    O mesajları algılayanlardan olmak dileğiyle .. Ani gelen o uyarılara daha dikkat edeceğim inşALLAH :)

    YanıtlaSil
  27. Çok etkileyici bir yazı, teşekkürler

    YanıtlaSil
  28. İnsan gerçek dışında neye inanıyorsa hep hüsrana uğruyor.

    YanıtlaSil
  29. Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  30. “Allah'ım, bana eşyanın hakikatini göster” diye dua edermiş sevgili Peygamberimiz. Başka türlü insan zanlarıyla yaşayıp gerçekten bihaber ömrünü tamamlıyor maalesef.

    YanıtlaSil
  31. Ne güzel ilişkilendirme olmuş, ne kadar faydalı. Çocukları ile problem yaşayan tüm ebeveynler okumalı bence

    YanıtlaSil
  32. Her yaratılan kendi amacına gore hizmet eder..
    Peki ya sen?

    YanıtlaSil
  33. Çok etkileyici bir yazı. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  34. Demek ki insanın neye inandığına çok dikkat etmesi gerekiyor !

    YanıtlaSil
  35. İnsanı insan yapan en önemli özellik irdelemek ve herkese çok yakışıyor
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  36. Emeğinize sağlık keyifle okudum

    YanıtlaSil
  37. Gözlerim büyüdü okurken egomuza dokunan şeyleri hic irdelemiyoruz,oylece kaliyor sonra bana gore sana göre yorumlar çıkıyor,ya gerçek degilse boşa giden bi ömür....

    YanıtlaSil
  38. Dış dünya da suçlu yok. Problemde çözümde bizde elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  39. En çok annenin çocuğun adını değiştirmek istemesine takıldım. Ne acı, ne kadar zavallıca. İsim değişince problemlerin çözüleceğine inanacak kadar büyük bir acı, zavallılık... Bağımlılık işte, insan kendi hatasını görüp düzeltmek istemediğinde hurafelere inananarak kendini kandırıyor ne yazık ki...

    YanıtlaSil
  40. Gerçek insana ağır gelir sahte cözümler problemi bütür ve ertelen herşey büyür ancak gerçeğe uyumlu yaşarsak mutlu oluruz gerçek cözüm zordur ama sonuç verir .

    YanıtlaSil
  41. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  42. Ya yokmuş gibi davranırlar ya doş dünyayı suçlarlar ya da problemi çözenlerden olur problem çözenlerden olma ümidiyle emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  43. Elinize sağlık 🥰

    YanıtlaSil
  44. İrdelemenin öneminin anlatildigi güzel bir yazı olmuş
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  45. Ne kadar güzel bir yazı. İnanmayı ve gerçeği çok güzel anlatmış. Ellerinize sağlık çok beğendim

    YanıtlaSil
  46. Emeğinize sağlık çok güzel ve faydalı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  47. İnsan yeter ki o gerçeğe hazır olsun. O gerçek hayatında ne çok kapı açıyor. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  48. Belki de bir ömür boyunca insanlar gerçeği kabul etmeyip inandıkları ile yaşayarak zaman kaybedebiliyorlar. Gerçek insana ilk başta acı veriyor ama sahteyi yaşamak tüm zamanlarda çok daha fazla acı veriyor. Bir çok ders çıkarılacak güzel bir öykü. Elinize sağlık...

    YanıtlaSil
  49. Bence den kurtulmalı insan. Bence ler yanlış inançlar doğuruyor. Bir ayakkabı alırken belki 100 modele bakıp belkide 20 tane deniyoruz. Ama iş düşünce olunca hiç model aramıyor hiç denemiyor hiç araştırmıyoruz. İçimizden işimize geleni, düşünmeden ve en basit yoldan hallediyoruz. Ya erteliyor ya yok sayıyor ya da zamanın ilaç sıfatına sığınıyoruz. Aslında hepsi de tembellik. Düşünmek de çalışmaktır😂 malesef çalışmıyoruz.

    YanıtlaSil
  50. Bizlerin zanlarını gerçek gibi inanması insanın irdelemesini kilitliyor. Karşılaştığımız olaylara acabamı diyebilenlerden olalım inşAllah.

    YanıtlaSil
  51. Dogru gercekten..

    YanıtlaSil
  52. Hiç düşünmeden yaşanan hayatlar.. Probleminin farkında olmadan, yok sayarak.. Bambaşka bir şeyi derdi, sanıp çırpınarak, ziyan olan hayatlar var.

    YanıtlaSil
  53. Bir şeyler görmeyi istediğimiz gibi olmayabilir. Biz gerçeği görmeye hazır mıyız?

    YanıtlaSil
  54. İnsanlar uykudadır ölünce uyanırlar sözünün göstergesi bir yazı olmuş. Hakikaten bir gerçek var bir de herkesin kendine göre bir gerçeği .var ya var olan gerçeğe inanırsın, ya da kendine sahte bir gerçek oluşturursun

    YanıtlaSil
  55. Kıymetli yazı Emeği geçen ler den Allah Razi olsun irdelemek önemli ben herzaman yapamasamda saygılar.

    YanıtlaSil
  56. Zihnimizde sahte inançlar gerçeğimiz olmuş..Gerçeğe yaklaşabilmek umuduyla:)

    YanıtlaSil
  57. Gerçekten uzak yaşamanın, karanlıklar içinde,ışıksız yaşam olduğunu bu kadar güzel anlatılır.Elinize,emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  58. Problemle karşılaşınca ya görmezden geliyoruz ya başkalarını suçluyoruz ...oysa zamanında doğru tepkileri verip çözebilsek...sonra kafamıza saçma sapan şeyler kurgulayıp da onlara inanmasak çözemediğimizde 😉 o kadar çok ki yanılgısı insanoğlunun gerçek arayışı için çaba gösteren herkesin Allah yolunu açık etsin 🥰

    YanıtlaSil
  59. İnsan gerçeğini kaybederse… Gerçeğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerde şifa gibi geldi💕

    YanıtlaSil
  60. İnandığın şey gerçek değildir. Neye inanırsan gerçeğin olur. Çok ama çok düşündürücü bir söz. Hayatta da öyle değil mi? Eşimizin bizi aldattığını bile bile kabul etmeyip sonrada sahte sözlerle kendimizi inandırıyoruz. Ve sonuç asla değişmiyor.

    YanıtlaSil
  61. İrdelemek insana çok yakışıyor gerçekten . Doğruyu gerçeği görebilmek için irdelemek…

    YanıtlaSil
  62. Çok güzel ifade ettiniz emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık teşekkürler.

    YanıtlaSil
  63. Gerçeğin ne olduğuna ihtiyacımız olduğu bugünlerde Çok guzel anlatılmış herkese şifa olsun inşa Allah emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  64. Verilmek istenen mesajı ayrı bir yere alıyorum orası çok çok kıymetli.. ayrıca metnin akıcılığına hayran kaldım. Hep yazın siz🙏🏻

    YanıtlaSil
  65. Efsaaneee bir yazı olmuşş bir solukta okudum.. konuya msj çok güzel verilmiş😊 kaleminize sağlıkk🤍

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.