Eskiden yemek yemek kolektif bir faaliyetti. Özenle hazırlanan yemekler masalarda sergilenirdi. Keyifle yenilen yemekler bir bütünlük hissi verirdi. Köşeli masaların köşeleri gibi keskinleştik, duvarlarımız belirginleşti. Yapılan yemeğin ne tadı kaldı ne de bereketi…
Büyüklerim derdi; İnsan kendini en çok çorba yaparken tanır diye...
İkram ederken de karşısındakini...
Seçtiğin malzemenin ayarını, sırasını iyi öğrenememişsen olgunlaşamazmışsın. Farklılıkları aynı tencerede toplayıp pişirmek bir hayat dersi verirmiş insana..
Oysa yemek yeme alışkanlıklarımız değişti maalesef.. Akşam ezanında sofrada toplanmayı unutur olduk. Artık annelerimiz camdan seslenmiyor, sofra hazır diye..
Hatırlar mısınız? Eskiden esnaf lokantalarımız vardı, şimdilerde sayıları hızla azaldı.. Karnı aç olanı, garibanı, yoldan geçeni, misafiri doyururdu. Sıcacıktı. Tahta sandalye ve masalarda içilen çorbanın tadı unutulmazdı. ’’Ustam ver şuradan bir porsiyon kuru’’diye seslenirdik. Ardından lokma ya da muhallebilerimiz sunulurdu soframıza …
Şimdilerde ekspres yemek dükkânları çoğaldı mantar gibi.. Ayaküstü yemek kartlarımızı verip elimize tutuşturulan tepsi ile ne yapacağımızı şaşırıp toplam on dakika içinde karnımızı doyurup çıkıyoruz.
Kim bilir; Küreselleşme bu olsa gerek.. İnsanlar geleneklerinden uzaklaştılar. Duygusuz, acımasız ve hızla tüketim çılgınlığına dönmüş bir dünyamız olmaya başladı. Modernleşme adı altında ekspres yemek alanları, sipariş siteleri, kuryeler, siparişler çıktı meydana.. Gelişme, değişme, yeni dünyaya ayak uydurma varın siz ne derseniz deyin..
Aslında günümüz tüketim dünyasında yaşam şeklimiz nasılsa yemek yeme şeklimiz de o oldu.
Her şeyi çok hızlı yaşıyor olduk.
Her şeyi çok hızlı tüketir olduk.
Ve her şeyi aşırı tüketir olduk.
Özensiz olduk.
İlişkilerimiz, iş yapış şeklimiz, alışverişimiz, tatilimiz, ziyaretimiz her şeyin ekspres yaşandığı bir yaşam şeklimiz oluştu.
Dolayısıyla ne tat kaldı ne lezzet..
Esnaf lokantasında zeytinyağlı taze fasulye yemeği özlüyoruz. Bir masa etrafında toplanıp sohbetle yenilen yemeği özlüyoruz. Cömertçe ama israftan sakınarak kurulan, emek verilmiş sofraları özlüyoruz.
Belki de modernleşme adı altında bizi elimizden kolumuzdan tutup çekiştiren bu yaşam şekline izin vermeyebiliriz. Ve buna yeme alışkanlıklarımız ile başlayabiliriz. Biraz gayret ederek önce soframıza sonra yaşantımıza lezzet katabiliriz.
Belki de çok şey değişir; Akşama hızlı bir sipariş yerine bir anne yemeği deneyerek..
Büyüklerim derdi; İnsan kendini en çok çorba yaparken tanır diye...
İkram ederken de karşısındakini...
Seçtiğin malzemenin ayarını, sırasını iyi öğrenememişsen olgunlaşamazmışsın. Farklılıkları aynı tencerede toplayıp pişirmek bir hayat dersi verirmiş insana..
Oysa yemek yeme alışkanlıklarımız değişti maalesef.. Akşam ezanında sofrada toplanmayı unutur olduk. Artık annelerimiz camdan seslenmiyor, sofra hazır diye..
Hatırlar mısınız? Eskiden esnaf lokantalarımız vardı, şimdilerde sayıları hızla azaldı.. Karnı aç olanı, garibanı, yoldan geçeni, misafiri doyururdu. Sıcacıktı. Tahta sandalye ve masalarda içilen çorbanın tadı unutulmazdı. ’’Ustam ver şuradan bir porsiyon kuru’’diye seslenirdik. Ardından lokma ya da muhallebilerimiz sunulurdu soframıza …
Şimdilerde ekspres yemek dükkânları çoğaldı mantar gibi.. Ayaküstü yemek kartlarımızı verip elimize tutuşturulan tepsi ile ne yapacağımızı şaşırıp toplam on dakika içinde karnımızı doyurup çıkıyoruz.
Kim bilir; Küreselleşme bu olsa gerek.. İnsanlar geleneklerinden uzaklaştılar. Duygusuz, acımasız ve hızla tüketim çılgınlığına dönmüş bir dünyamız olmaya başladı. Modernleşme adı altında ekspres yemek alanları, sipariş siteleri, kuryeler, siparişler çıktı meydana.. Gelişme, değişme, yeni dünyaya ayak uydurma varın siz ne derseniz deyin..
Aslında günümüz tüketim dünyasında yaşam şeklimiz nasılsa yemek yeme şeklimiz de o oldu.
Her şeyi çok hızlı yaşıyor olduk.
Her şeyi çok hızlı tüketir olduk.
Ve her şeyi aşırı tüketir olduk.
Özensiz olduk.
İlişkilerimiz, iş yapış şeklimiz, alışverişimiz, tatilimiz, ziyaretimiz her şeyin ekspres yaşandığı bir yaşam şeklimiz oluştu.
Dolayısıyla ne tat kaldı ne lezzet..
Esnaf lokantasında zeytinyağlı taze fasulye yemeği özlüyoruz. Bir masa etrafında toplanıp sohbetle yenilen yemeği özlüyoruz. Cömertçe ama israftan sakınarak kurulan, emek verilmiş sofraları özlüyoruz.
Belki de modernleşme adı altında bizi elimizden kolumuzdan tutup çekiştiren bu yaşam şekline izin vermeyebiliriz. Ve buna yeme alışkanlıklarımız ile başlayabiliriz. Biraz gayret ederek önce soframıza sonra yaşantımıza lezzet katabiliriz.
Belki de çok şey değişir; Akşama hızlı bir sipariş yerine bir anne yemeği deneyerek..
Ekspres Yemekler, Ekspres Yaşamlar
Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi
on
Ağustos 20, 2022
Rating:
Ne güzel anlatmışsınız, emeğinize sağlık Anne yemekli masalar kurulsun, aileler birleşsin ♥️
YanıtlaSilHaz ve hız dönemindeyiz. bazı şeyleri hatırlamak çok güzel oldu...
YanıtlaSilHerşey çok hızlı...
YanıtlaSilTrafik yavaş...
Tüketirken hızlıyız...
İlerlerken yavaş...
Bir durakta durup düşünmek lazım. Geçtiğimiz yollara bakıp gideceğimiz kısmı dizayn etmek lazım. Bunun için öğrenmek lazım😊🌸
Tam da yemek hazırlarken beni nerelere götürdünüz. Anne yemeğinin yerini ne alabilir ki
YanıtlaSilÇocukluğumu anımsadım...
YanıtlaSilYazanların ellerine emeğine sağlık
Orta kuşak dediğimiz yaşlardayım . yaşamış olduğum için de devam ettirme çabasındayım , gücüm yettiğince …
YanıtlaSil. Bu yazıyı okurken şimdi modernlik diyerek , uzaklaştığımız evde misafir ağırlamaların kalktığına , dış mekanlarda buluşulduğuna üzülmekteyim . her gün dışarda olmak ya da doşardan paket istemek te ayrı bir sıkıntı maddi manevi .,. , , gerçek ilişkilerden , sahte ilişkilere geçiş samimiyetten de uzaklaşmak ..
Bizlerin kendi elimizle , özenle hazırladığımız yemekler , börekler , baklavalar , salatalar gibisi var mı? gerçek sofraları ,inatla devam ettirme çabamızın beraberinde bozulan ilişkilerin arkadaşlıkların daha samimi daha içten kıvama gelmesi için de faydası var. Bunun için gayret ve çaba göstermek …adım adım İlerlemek gerekli uzaklaştığımız yöne . Bu gerçeği farkettirip , hedef koymanın hepimize iyi geleceğini düşündürdü yazınız 👌 Bunları duyar duymaz geç kalmadan harekete geçmek gerekli !! katılıyorum.
Çok güzel bir yazı bir yerlere değinmek istemiş güzelde olmuş çağa ayak uydurmak diyoruz aslında herşey sanal oldu maalesef ama birazda bizim işimize geldi gibi rahatlığımıza daha düşkün olduk değerlerimizi ve adetleri izi unutur olduk batı diye diye batılaştık maalesef aile olmayı unuttuk bir araya gelemez olduk bence içten içe yok oluyoruz maalesef 😔
SilSanki yaşam çok hızlandı. Bir yerlere yetişme ve birşeyler yetiştirme telaşımız var. Vakti kaliteli kullanmamız gerekiyor. Ama nasıl? Bunu uygulayabilmek için DTÖ seminerlerini öneririm.
YanıtlaSilBir şey de hız arttıkça kalite de düşüyor aslında. Bu da ispatı olsa gerek. Önemli olan denge...
YanıtlaSilDün; yer sofrasında yere yakındık. Kuru fasulye yanın da bir soğan kırmak vardı.
YanıtlaSilBugün; Masalarda masal gibi hazır yemeklere geçince uzaklaştık topraktan...
Özlüyoruz dünü...
Özlüyoruz özümüzü...
Emeğinize sağlık çok güzel yazmışsınız. Eskiden aileyle bir arada olup yemek yemek bizim bir kültürümüzdü.
YanıtlaSilGünümüz dunyasinda yasanan genel bir problem oldugu icin disinda kalmak pek te kolay olmuyor.Hayatin hizina o kesmekes içinde uyum saglamak zorunda kaliyorsun.O yüzden ara sira oradan cikip,olaylara disaridan bakip 'neler oluyor ?ben ne yapabilirim ?sorusunu sordugumuzda cevap gelecektir.Colugu cocugu alip varsa köyüne yoksa da yesillik bir yere gitmeli ,sarmani ,boregini çayın yaninda afiyetle yemeli,cocuklarinla oynamali,esinle şakalaşmali.Ne kadar uzak geliyor degil mi?Oysa hayat kisa ve her anin degerini ,her sahip oldugumuz kulturel degerlerin kiymetini bilmeli..deneyimsel tasarim ogretisi bilgileri işte insana bu degerleri yeniden fark ettirip hayatina katmasina imkan sağlıyor.
YanıtlaSilMis gibi kokan sofralar bizi birleştirmenin en kolay yoludur :)
YanıtlaSilHayatta hep telaşımız var, nereye koşuyoruz,koşturuyoruz?
YanıtlaSilKaleminize sağlık bir " ah" oldu içimde okunduktan sonra
YanıtlaSilYemek değildi bizi doyuran her akşam sofrada, huzurun tadiydi bir arada olmanin keyfiydi aslında.Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
YanıtlaSilİlk önce kendimizden başlamalıyız ,biz ne kadar bu değerlere sahip çıkarsak evlatlarımız da bizim yolumuzdan gelmeye devam edecektir. Kahvaltısı , akşam yemeği aynı masada muhabbetle daha da güzel ve bereketli..
YanıtlaSilHızlıca kolayca, bolca, ulastıkça bir şeylere o şekilde kaybettik esas kazanacaklarımızı...
YanıtlaSilFarklı bir pencere açtınız. Çok teşekkürler. Yeni nesillerede aktarabilme niyetiyle…
YanıtlaSilBahsettiğiniz esnaf lokantaları ve anne sofraları'nın son jenerasyonu sanırım bizleriz. Çünkü, Dünya küreselleştikçe çalışmak zorunda kalan anneler ve daha çok kazanmak isteyen esnaflar gün geçtikçe çoğalıyor. Bu sebeple, daha hızlı pişen konserve yemekler ve başı baş gençler dünyaya hükmedecek. Ben en çok, sokakta oyun oynarken arkadaşlarımla birlikte annemin hazırlamış olduğu domates ve peynirli ekmek arasını yemeyi özledim. Sokakta yemek çok lezzetli olurdu.
YanıtlaSil🤍
YanıtlaSilEskiye Özlem’le.. Kaleminize sağlık 💖
YanıtlaSilİçim acidi, gözümün önüne geldi tüm senaryo,ne kadar "mış"gibi yaşadığımızı fark ettim.herseyin tadina varıyoruz zannediyoruz.ama geçmiş deneyimlere baktigimizda hic biseyi tadinda yasamadigimizi fark ettiren düşündüren ve yavaslayip hayatını detaylarini gormemize yardimci cok faydali binyazi olmus emeklerinize saglik coo teşekkür ediyorum
YanıtlaSilAynı burada bahsedilen tüm ailenin buluştuğu sofralar gibi samimi ve güzel bir yazı olmuş. 💗😊
YanıtlaSilİnsan yediğine benzetmiş... Sadece yemekleri değil tüm hayatı hızla tüketir olduk. Ne yemeğin tadı tuzu ne hayatın teması var insana...
YanıtlaSilİşin en acı tarafı da herkesin bunu normalleştirmesi😔
YanıtlaSilUmarım en kısa zamanda tekrar eski güzel değerlerimize döneriz, sahip çıkabiliriz 🤲
Bu yazı benimde çocukluğuma götürdü. Eskiden yemek yapmak da yemek de kolaydı. Çünkü beklenti yoktu.
YanıtlaSilMisafir gelince getirin kızım Allah ne verdiyse denir evde ne varsa hemen hazırlan artık. Hazırda yemek yoksa peynir ekmek çay 2 yumurta kırılırdı, yiyen de memnundu yediren de, şimdilerde heyhaaat biz bile o sofrayı beğenmez olduk
Çok güzel anlatılmış o eski samimi günler
YanıtlaSilKarnımız tok ama ruhumuz aç yaşam mücadelesi veriyoruz ve tabii ki hepsi kendi seçimimiz.
YanıtlaSilNe güzel anlattınız....bunlar çok değerli ve bu kaybettiklerimizi mutlaka geri kazanmalıyız....
YanıtlaSilGeçmişe gitmek iyi geldi bu günümüz ile kıyaslamak iyi geldi kaleminize saglik
YanıtlaSilNe kadar doğru anlatılmış.. Eskiye özlem büyüyor içimizde.. elinize sağlık 🌼
YanıtlaSilSamimiyetin azaldığı bu günlerde bu yazı ne güzel anlatmış...Umarım kaybettiğimiz samimiyetimizi geri kazanırız
YanıtlaSilHer şeyi ekspres yaşadığımız bu dönemeçte, gerçekler hiç de zannettiğimiz gibi olmayabilir
YanıtlaSilEskiden herşey daha az ama çok daha değerliydi. Az çeşit yemek ama iştahla, sohpet ede ede yenilen yemekler.
YanıtlaSilHakikaten! Bir yerlere koşarken kaçırdıklarını fark edemiyor insan. Sonra da o kazandığımızı zannettiklerimizi, mesela zamandan ettiğimiz tasarrufu, bir de bakmışız ki hiç olmadık yerlere harcamışız gitmiş bitmiş.
YanıtlaSilYazıyı okuyanı mutfağa ya da esnaf lokantasına doğru motive eden bu nostaljik paylaşım için teşekkürler :) Yarınki menünüz belli:)) Gelsin kurular :)
Ne güzel hatırlatma .. Nereye koşuyoruz bir farkına varsak. Yemek düzeni ile başlayabiliriz gerçekten de..
YanıtlaSilGüzel bir farkındalık , teşekkürler
YanıtlaSilExpress olmak insanın hedefine ve amacına uygun bir şey değil onu anladım...
YanıtlaSilBu hız ile nasıl bir yere varacağız..Gerçeği hızla heryerde kaybediyoruz
YanıtlaSilİnsan sevdiğine benzer ve insan yediğine benzer 💜hızla tüketen bir toplum olduk. Hayatı artık daha hızlı yaşıyoruz toplumlar bozuldukça hızlanıyorlar görselleşiyorlar. Sakin kalıp bir durup düşünmek lazım ne niye neden nasıl diye. Artık akşam yemeğinde bile toplanmıyor insanlar aileler ... artık aile değil ev arkadaşı olmuşlar.💜
YanıtlaSilNe kadar da güzel anlatılmış günümüzdeki durum. Özellikle akşam yemekleri ailenin bir arada olduğu zamanlar ama artık herkes farklı zamanlarda hatta aynı evin içinde farklı yerlerde yemeye başladı. Tüketim toplumunun getirdiği süreçler ve aslında bizden de pek çok şeyi götürüyor :(
YanıtlaSilDaha çok yapınca daha çok mutlu olacağımızı zannederiz. Daha çoğu isterken anlamı kaybediyoruz.
YanıtlaSilBu yazı bir başlangıç olsun, aceleci ve amaçsız yaptıklarımızı gözden geçirmek için..
YanıtlaSilHer şey acil .Acele etmeden nasıl yaşanır bilemedigimiz/öğrenmedigimiz için mi acaba?
YanıtlaSilSinan
Tam nokta atışı yapan bir yazı olmuş. toplumun en küçük parçası olan aileden ve sofradan bozulmaya başlayan bizler yine aynı yerden de toparlanabiliriz. Elinize sağlık çok güzel bir yazı
YanıtlaSilHızlı ama teması olmayan hayatlar
YanıtlaSilBelki bundan sonra hayatımda dağa doğru yön vermeyi isteriz yazı harika olmuş
YanıtlaSil🥰
Uzun sofralarda, kahkahalarla yenen o yemeklerin özlemi var bende de. Şimdilerde masaya bile oturulmadan, her şeyi çok hızla tükettiğimiz bir hâle geldik. Tekrarını yaşayacağımız günlere..
YanıtlaSil
YanıtlaSilBelki de çok şey değişir; Akşama hızlı bir sipariş yerine bir anne yemeği deneyerek..
Kimbilirr!!!
imkanlar arttıkça malesef insanlar bireysel takılmaya ve uzaklaşmaya başladı.
YanıtlaSilGerçekler kaybolunca herşey expres olurken sahte de oldukça expres oldu
YanıtlaSilÇok doğru anlatmış ve ne guzel özetlemiş.emek verilmeyince biseyin lezzeti kaçıyor.sadece yemekte degil hayatin her alaninda.herseye kolay ulasiyor kolay vazgeciyoruz.zorluk yok,istedigimuz hersey oyle cabuk oluyorki hem bikiyoruz hemde doyumsuzlasiyoruz.iki ters duygu.kim ne dusunur bilemem ama benim fikrim teknoloji insanları bu hale getirdi.sabirsiz ve öfkeliyiz.tahammul denen sey sadece kelime olarak kaldi.
YanıtlaSiluygulanabilirlik,yerini ulasabilme istediğine birakti.herkes herşeye özeniyor,ama çaba sarfetmiyor.gelelim yemege,bi kere pisirilen yemeğin kokusunu alırsın malzemelere tek tek dokunursun,evin içini bile bi sıcaklık sarar.ac olduğun halde o yemeğin pişmesini beklersin,sofraya beraber oturduğunda ailenle aynı ortami yasadigin için ortak bi hikayen olur.lezzetini daha iyi alırsın,çünkü emek verilmiş bi sofrada sevdiklerinle yediğin her lokma birlikte paylaşılan koca bi hayattir aslında.
Çok doğru anlatmış ve ne guzel özetlemiş.emek verilmeyince biseyin lezzeti kaçıyor.sadece yemekte degil hayatin her alaninda.herseye kolay ulasiyor kolay vazgeciyoruz.zorluk yok,istedigimuz hersey oyle cabuk oluyorki hem bikiyoruz hemde doyumsuzlasiyoruz.iki ters duygu.kim ne dusunur bilemem ama benim fikrim teknoloji insanları bu hale getirdi.sabirsiz ve öfkeliyiz.tahammul denen sey sadece kelime olarak kaldi.
YanıtlaSiluygulanabilirlik,yerini ulasabilme istediğine birakti.herkes herşeye özeniyor,ama çaba sarfetmiyor.gelelim yemege,bi kere pisirilen yemeğin kokusunu alırsın malzemelere tek tek dokunursun,evin içini bile bi sıcaklık sarar.ac olduğun halde o yemeğin pişmesini beklersin,sofraya beraber oturduğunda ailenle aynı ortami yasadigin için ortak bi hikayen olur.lezzetini daha iyi alırsın,çünkü emek verilmiş bi sofrada sevdiklerinle yediğin her lokma birlikte paylaşılan koca bi hayattir aslında.
herşeyin hızı arttıkça insan ilişkileri, aile ilişkileride zayıfladı. bireysellik önem kazandı. herkeste eskiye özlem büyük.
YanıtlaSilGünümüzün sorunu ne güzel anlamışsınız
YanıtlaSilDuyguların samıyetın gelenek göreneklerin rafa kaldırıldığı zamana geldık maalesef keşke ogüzel günlere dönebilsek
YanıtlaSilDışarıda buluşalım evlerimiz dağılmasın yemek derdi olmaz denildiğini zamanlar oluyor oysa misafir bereketi ile gelir bereketi oraya bırakıp geliyoruz
YanıtlaSilGüncel hayatın sahte hızı kişiyi en temel , gerçek ihtiyaçlarında bile sahteliğe sürüklüyor bu yazı farkındalık açısından gerçekten çok güzel
YanıtlaSilBen o çağları göremesemde görmek çok isterdim. Annemlerin özenerek anlattığı hasretle aradığı o yılları… Ve tabi ki o yemekleri tatmak çok isterdim.
YanıtlaSilMis gibi kokan sofralar bizi birleştirmenin en kolay yoludur ❤️🙏
YanıtlaSilExpress bir is hayatinda hizmet veren biri olarak bunu en aci şekilde deneyimliyorum.
YanıtlaSilBüyüklerim derdi; İnsan kendini en çok çorba yaparken tanır diye...
YanıtlaSilİkram ederken de karşısındakini...
Seçtiğin malzemenin ayarını, sırasını iyi öğrenememişsen olgunlaşamazmışsın. Farklılıkları aynı tencerede toplayıp pişirmek bir hayat dersi verirmiş insana..
Bu yazı ile çok güzel bir ders oldu.👏🏻👏🏻👏🏻
Büyüklerim derdi; İnsan kendini en çok çorba yaparken tanır diye...
YanıtlaSilİkram ederken de karşısındakini...
Seçtiğin malzemenin ayarını, sırasını iyi öğrenememişsen olgunlaşamazmışsın. Farklılıkları aynı tencerede toplayıp pişirmek bir hayat dersi verirmiş insana..
Güzel bir ders oldu 👏🏻👏🏻
Çocukluğumu anımsadım, hatırladım akşama kadar dışarda oynardık yemek yemegi unuturduk annem seslenirdi artik eve yemek hazir diye. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilVe ne yazıkki Getir’den sipariş edebileceğimiz bir hayatın daha olmadığının farkında değiliz :(
YanıtlaSilElinize sağlık 🌸
YanıtlaSilCiddiyetsizleştik bunun sonucunda samimiyetsizleştik
YanıtlaSilHarika 1 yazı
Sağolun:)
Bakıldığında yemek gibi basit gözüken kavramların altında birsürü anlam olması ve bunu da çok güzel bir şekilde ele almanız çok hoş ellerinize sağlık
YanıtlaSilOkadar güzel anlatılıyor ki. İnsanlar artık çok fazla olan yetinmeyi samimiyeti insanlığı git gite yok olmaya başlıyor insanoğlu herşey anlık yaşıyor bu yazı ile çok güzel bir farkındalık ortaya koymuşsunuz. Ellerinize sağlık
YanıtlaSilHızın çağında anlam inşa etmek zor bir eylem haline geldi. Dahası anlama değer vermek, gerekli görülmeyen, hatta zaman zaman küçümsenen bir gaye oldu. Bu yazı hayatımızdaki küçük eylemlerin bile bu rüzgardan nasıl etkilendiğini anımsattı. Ve bir minik eylemle bile hayatımızda nelerin önemli olduğunu hatırlayıp hayatımıza şekil verebileceğimize dair inancımı kuvvetlendirdi. Kaleminize sağlık, gönül ferahlığı verdiniz, sağ olun.🌸
YanıtlaSilPara kazanmadan nasıl harcandığını bilemezsin, başına gelmeden bir derdini çözemezsin, emek vermeden anne olmak nedir bilemezsin, manavdan pazardan aldığın sebze ve meyveleri ellerinle seçmeden hangi yemeği pişireceğini bilemediğin gibi. Mutfak, yemek masası, ocaktaki yemek, çatal kaşık sesleri hayatın ritmi değil midir? Binbir emekle hazırladığın yemekle anlamaz mısın karşındakini. Sana, hayata, yediği nimete ne boyutta değer verdiğini çıkarır ortaya. Nerede ve ne yediğinden çok, yemeğin kokusunu, kimle ve nasıl yediğini neleri paylaştığını asla unutmazsın.
YanıtlaSilNe güzel anlatmışsınız.. Bazı şeyler hızlı olsun, hemen olsun derken değerlerini yitirip gidiyor.. Her şeyi hızla tükettiğimiz bir döneme geldik. Hızlı ama teması olamayan sofralar.. Farketmemi sağladınız. Emeğinize sağlık 💫
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. Son zamanlarda hepimize dayatılan hızlı olma, her şeyi pratikleştirme, emek isteyen yemeklerin yerine, kolay yapılan basit atıştirmaliklari koyma, bizi biz yapan değerlerin yerine, batılı olmaya sürüklenme gayretini düşündürdü. Diğer taraftan tüm bunlara inat kurulan sofralar, yemekten çok yapılan muhabbetler, önemli. Tıpkı “Gönül sohbet ister, kahve bahane” sözümüzü anımsattı. Tüm bunları bizleri yalniz bırakma çabası olarak görüyorum. Zaten pandemi sürecinde yeterince yalniz bırakıldık. Sıra tek buluştuğumuz sofralarımızı da yalniz bırakmaya geldi. Neredeyse, kapıdan giren aile üyelerinin, “Ooo çok güzel kokuyor. Bugün ne pişirdin?” seslerini yok etme çabası. Bu diretmelere inat, bizler anne yemeklerimizi yapmaya, çocuklarımıza ikram etmeye devam edeceğiz.
YanıtlaSilBenim gibi düşünen birilerinin olması daha da mutlu hissettirdi. Şahsen ailem eve geldiğinde, sıcak yemek verme taraftarıyım. Gücüm yettiğince yapmaya devam… İnşallah, bizi biz yapan değerlerimizi koruyalım. Modernleşme tuzağına düşmeyelim. Arada şartlar gereği, pratik şeyler yapabiliyoruz. Ama sürekli yapmazsak, tuzağa düşmemiş oluruz.
Elinize sağlık
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilNe kadar doğru yıllar önce çalıştığım zamnlar ev yemekleri çok daha sık olurdu caddede mis gibi yemek kokuları gelirdi şimdi fesfood ürünler çok bizim çocuklar bile ev yapi yemekten çok hamburger içerikli ürünler tüketmek istiyorlar keyifle oturup bir lokantada yemek yiyemiyoruz. Aparatif şeylerle günü kurtarır olduk dışarı ciktigimizda.
YanıtlaSilGelişme adı altında ilişkilerimizden kopuvermek, gerçek olan bağlarımızı, samimiyetimizi artık yaşayamamak ne kadar üzücü. İnsanın eskiyi bu kadar özleyeceği bir dönem yaşamamıştık, her geçen sene daha da gerçek ilişkileri, gerçek mutluluğu arar olduk. Kim bilir belki bu aradığımız şeyi yaşayabilmek bu kadar zor değildir, biraz dikkat biraz çaba gerek...
YanıtlaSilHerşeyi hızla tükettigimiz ve hızlı yaşadığımız bu dönemde, sofralarımızın da zamanımızın da bereketi azaldı. Günlük işlere yetişme ve birçok şeyi yetiştirme döngüsü içinde telaşimiz arttı, tadımız kayboldu. Düşünebilmek , yaptığımız herseyin yani hayatın tadını alabilmek için yavaşlamaya ve gerçeğe dönmeye ihtiyacımız olduğu bu dönemde kaleme aldığınız bu yazı çok anlamlı olmuş gerçekten...
YanıtlaSilYasemin Çavuşoğlu Çok güzel bir konuya değinmişsiniz teşekkurler.Ben yemek yapmayı aileme arkadaşlarıma guzel sofralar hazırlamayı yeni çeşitleri
YanıtlaSilikram etmeyi masada uzun neşeli huzurlu sohbetleri çok severim.Fakat uzun zamandir bende bu konuya üzülüyorum. Dışarda buluşmalar bu hazır yemeklere merak aile ve arkadaş ilişkilerini bozuyor.Evdeki samimiyet olmuyor.Hazır ve dengesiz yemeklerle sağlığımızda bozuluyor.Biz aile olarak ev ve anne yemeği güzel sohbetli masalar taraftarıyız.Sevgiler
.
Modernleşme adı altında kültürel bir yoksulluğa itiliyoruz, malesef günümüz gerçeği. Ama haklısınız, beş dakikalık siparişi on dakikalık emeğe değişmeyi göze alan her kadın kazanır o mutlu bol sohbetli ve huzurlu günlerimizi ... Emeğinize sağlık
YanıtlaSilÇok güzel bi yazı olmuş farkındalık sağladı. Mükemmellik ve eksiksiz olsun misafir sofraları diyerek bu kaygı ile o yorgunluğuda göze alamayıp yavaş yavaş değerlerimizden uzaklaştık dışarda buluşmak yemek yemek daha kolay gelir oldu emeksiz ve bereketsizliğe doğru hızla ilerledik özümüze dönmek ümidiyle 🤲
YanıtlaSilBu kadar hizli yasarken bile hicbirseye yetişememek hep eksik kaldığını hissetmek hep.o his edilen boşluğu doldurma çabaları halbuki hayat o kadar guzel bir duzen icindeki bizler akıntıya dogru yüzmeye çalışıyoruz ve kurulu duzen disina cikip herşeyi modernlesme adi altinda toplayip kendimizi doyumsuz bir boslugun icine birakiyoruz. Herseyin fazlasi olsun daha hizli yasarsak daha cok kazaniriz diyip en buyuk degerlerimizden vazgeciyoruz.
YanıtlaSilModernleşme adı altında bencilleşen toplumlar... Paylaşmayan, herşeyi tüketen; zamanı, kazancı, ilişkileri.. "Herkes ve herşey benim için yaratıldı" inancı.. Tatsız tuzsuz ve aceleci bir yaşam sürüyorlar ne yazık ki.. Çok şey kaçırıyorlar ve farkında bile değiller..
YanıtlaSilÇok iyi kaleminize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilOcak ,birlik Berekettir
YanıtlaSilEn guzel muhabbetlerin sicak sohbetlerin yeridir mutfagimiz
Berekettir
Sen Sana zor geleni yaparsan ikramlanip daha guzel yapma imkani veriyor rabbim
Elinize emeğinize sağlık beni geçmişe götürdü yazı bütün ailemizle birarada olduğumuz huzurlu yemeklerin yendiği anlara
YanıtlaSilTüketimle mutlu olacağımızı zannedip olamamamız, mutlu olamadikça daha çok ve hızlı tüketme isteğimiz...
YanıtlaSilHız ve haz çağının koşturmacasından sıyrılarak, yaşamımızın temasını artırmaya ihtiyacımız var.. Hız olan şeylerden bilinçli şekilde mesafe koymakta fayda var.. " İnsan acele ettikçe çok geç kalır"
YanıtlaSilSofradaki tabaklara uzanan kaşıklar aslında birbirimizin gonullerine uzanıyordu...
YanıtlaSilDeğil mi ya bu değerlerimizi hep kaybettik işte. Tüfek icadı oldu mertlik bozuldu derler. Eskiden oyalı işlemeli mendiller vardı . Şimdi kağıt peçeteleri sil at yapıyoruz. özen, emek alın teri göz nuru vardı. Hep beraber oturulan özenle hazırlanmış akşam sofraları vardı. Toplumlar bozuldukça böyle görselleşiyor hızlanıyor bu hız zamanı da hızlandırıyor zaman değersizleşiyor ve insan anlamadan yaşıyor neyi neden yaptığını fark etmeden yaşıyor. Sormadan düşünmeden, Ne neden nasıl diye sormadan düşünmeden yaşıyor. Sonuç ortada doyumsuz tatminsiz mutsuz asık suratlı hep şikayet eden hep vazgeçen bireyselleşmiş hayatlar...
YanıtlaSilSıcacık bir blog olmuş elinize sağlık 👏
YanıtlaSiltüketim yaptıkça üretimden uzaklaştığımız ve bu sebeple mutluluğumuzun elimizden alındığı bir dönem. her şeyi kendimize yine biz yapıyoruz.
YanıtlaSilEvet esnaf lokantalarindaki sıcak ortam çok güzel. Oralarda tıpkı evimizdeki sofralarda olduğu gibi muhabbet edioruz fakat yeni düzen ki bence düzensizlik, soğuk ve sessiz. Karnımızı sadece yemekle dolduruyoruz. Önceleri gibi hem yemek hem muhabbetle değil.
YanıtlaSilAile sıcaklığını kaybeden, sıcacık sofralarda birlikte olmak için görevlerimizi yerine getirmemiz lazım.Buda tek el ile olmuyor maalesef 😔
YanıtlaSilelinize sağlık çok hoş bir yazı :)
YanıtlaSilEllerinize sağlık, güncel bir konu çok güzel ele alınmış..
YanıtlaSil