recent posts

banner image

Tahtını Yaptım, Bahtını Kaybettim...

 

Kapı çaldı, içeri giren hanım ve eşini gözü bir yerlerden ısırıyordu. Nasılsın kızım? Ben sizin eski yazlık komşunuz, Ece ve Emir’in annesiyim. Çok uzun yıllar geçmişti, Ece ve Emir’i bir parça hatırlıyordu ancak anne ve babası hiç hafızasında kalmamıştı.

Kızım, lafı hiç uzatmayacağım, seni Emir ile tanıştırmak istiyorum. Çok utanmıştı genç kız, çok yakışıklı ve eğlenceli bir çocuktu Emir hatırladığı kadarıyla. Hatta çocukken Emir’e aşıktı… Gerçi Kız Lisesi’nde okuyordu ve yazın sitede gördüğü yaşıtı tek delikanlı Emir’di. “Çok seçeneğim de yoktu aslında aşık olmak için” diye içinden geçirerek güldü genç kız…

“Bunca yıl sonra işimi, adresimi nasıl buldunuz?” diye merakla sordu genç kız. Duyduğu cevaba çok şaşırmıştı. “Hayatta şans, tesadüf yoktur” sözünü hatırladı birden. İstanbul’a bir iş seyahatine giderken uçakta yanında oturan hanım ile sohbet etmiş, ona kartını vermişti. Bu hanım da karşısında oturan hanımefendiye kartı teslim etmiş “Bak Emir’e kız buldum” demişti. İşte o kart iki yıl sonra müstakbel eşi ile tanışma bileti olarak çıktı karşısına… 

Akşam eve gidince ailesine durumu anlatmak istedi ki zaten anne-babasının bu durumu bildiğini öğrendi.  Anneler görüşüyor ve bu birlikteliğin evlilik ile taçlanmasını istiyorlardı. 

Beklenen gün gelmiş, Emir ile buluşmuştu. Çok eğlenceli, neşeli bir çocuk olan Emir bir an bile yerinde duramıyordu. Bir mağazadan öbürüne, bir restorandan diğerine, pır pır uçmak istiyordu.  

Ailelerin onayıyla nikah günü alındı, hazırlıklar başladı. Emir’ in keyfi yerindeydi. Annesinin bulduğu kız ile evleniyor olmak çok konforluydu. Bu güne kadar bulduğu tüm kızlara bir kulp takılmış, kimseyi beğenmemişti aile. Emir şimdi çok rahattı, hiçbir şey yapmamanın tadını çıkartıyordu. Annesi düğün salonunu ayarlamış, oturacakları evi zaten önceden satın almıştı.  Bir yandan evin boya, badana işleri yapılırken bir yandan parkeler değişiyor, mutfak dolabı yenileniyordu.  Emir, ne düğünün ne evin hiçbir koşturmacasına katılmıyordu. Ailesinin kuracağı evde mutlu mesut bir evlilik yapabileceğine inanıyordu. Babası elektrik, su aboneliklerini üzerine almış “Oğlum sen işine gücüne bak sakın işinden geri kalma, izin alma, evini kurmak zaten bizim görevimiz” demişti. “Oh beee hayat ne güzel” diye düşündü. Her şey tıkır tıkır ilerliyordu…

Genç kız, Emir’in rahatlığına, telaşsızlığına biraz şaşırsa da düğünün ve oturacakları evin sorumluluğunu kayınvalide ve kayınbabanın üstelenmesine ses çıkartmadı. Evin tadilat, tamirat, yenileme işlerini birilerinin halletmesi, parasını ödemeleri, her işe koşturmaları, kendisi için de çok büyük bir konfordu. “Oğullarını ne kadar çok seviyorlar” diye düşünüyordu; her işe müstakbel kayınvalide ve kayınpederi koşturup duruyor, her yere yetişiyorlardı. 

Evine, evliliğine hiç bedel ödemeyen biri, sahip olduklarının değerini bilecek miydi? 

Emir, eşine kıymet verecek miydi? 

Evinde keyif alabilecek miydi? 


Büyük gün geldi; Şatafatlı, görkemli, damat beyin ailesine ve şanına yakışır bir düğün oldu. Düğün gecesi müzik ile coşup   misafirlerini ağırlayan Emir o gece gerçekten çok eğlenmişti. Düğün sabahı balayı için yola çıkıldı ama dün geceki eğlenen gençten hiç eser yoktu. Daha ilk günden Emir’ in yüzünde, bir mutsuzluk, içinde bir sıkıntı olduğunu hissetmişti genç kız… “Eeeee yılların müzmin bekârı, imzayı atmanın şokunu atlatması zaman alacak sanırım” diye teselli etti kendini… 

Balayında başlayan kavga gürültü evlerine dönünce de devam etti. Emir çok mutsuzdu. Genç kız, Emir’in neden bu kadar mutsuz, keyifsiz olduğunu bir türlü anlayamıyordu. Akşam işten çıkıp annesine gidiyordu. Eşini her aradığında telefona kayınvalidesi bakıyor “işten çıkıp bana uğramıştı kızım koltukta uyuyakaldı, çok yorgun Emir” diye kapanıyordu telefon…

Pazar sabah kalkıyor, Emir evde yok, telefona sarılıyor “Annemde kahvaltı yapıyorum, sen de gel istersen?” cevabıyla karşılaşıyordu. 

- Tüp bitti  Emir… 

- Babama söyle…

- Eve gelirken ekmek alır mısın Emir?

- Annemler uğrayacak akşama onlar getirir…

- Akşam dışarı çıkalım mı hayatım?

- Olur annemlere gideriz… 

Evin içinde mutsuz, keyifsiz olan Emir’in artık konuşmaları da değişmeye başladı. Sesini yükseltmeye, bağırmaya çağırmaya, kısa ama küfre dönen cümlelerle hitap etmeye başlamıştı karısına. Ne yapsa kocasını memnun edemiyordu. Sürekli şikâyet eden, annesinin evinden kendi evine gelmek istemeyen, ağzı bol hakaret ve küfür dolu bir adama dönmüştü Emir... 

-Emir sana yemek yaptım bu akşam iş çıkışı direk eve gelir misin? 

- Olmaz, bizim evde asansör var ben asansör beklemeyi sevmiyorum. Annemlerin müstakil evi bizim evden daha güzel, asansör bekleme derdi  yok , ben akşam anneme gideceğim...

Bu cümleyi duyunca, kayınvalidesinin oturduğu siteden müstakil bir ev bakmaya başladı genç kız. Madem ki Emir asansörün olmadığı bir evde rahat edecekti o zaman acilen evi değiştirmeleri gerekiyordu. Yeni bir eve taşınmak için annesinden izin alınması gerektiğini söyledi Emir…. “Annem oturduğumuz ev için çok para harcadı, öyle kafana göre ev bakamazsın” dedi Emir.  Genç kız o kadar çaresiz hissetmişti ki, neden, neden, neden? Neden olmuyordu. Ne yapsa olmuyordu. 

Bütün bu tartışmaların üzerine Emir, akşam eve gelince  “Beni kandırdın, ben evlenmek istemiyordum!” dedi. Genç kız artık aklını kaybetmek üzereydi. Böyle bir saçmalık olamazdı, girdiği sarmaldan çıkamıyor olayların nasıl bu kadar saçma bir boyuta taşındığını algılayamıyordu. Oysaki Emir’in evlenme teklif ettiği anı, düğün günü elinde kocaman kırmızı bir buket çiçekle kapısında beklediğini dün gibi hatırlıyordu. Ne olmuştu bu çocuğa da bir türlü aile olamamışlar, aralarında bir bağ oluşmamış, birbirlerine karı-koca olamamışlardı? İkimiz de sağlıklıyız, evimiz var, arabamız var, işimiz-gücümüz var. İnsan bu kadar çok imkâna sahip olup neden bu kadar mutsuz olurdu ki? Neden karısının- evinin değerini bilmezdi ki? Bipolar kişilik bozukluğu diye bir yazı okumuştu… Acaba Emir bipolar kişilik bozukluğuna mı sahipti? Eyvah! Hasta bir adamla mı evliydi? Ya da her şey kendi suçu muydu? İyi bir eş nasıl olurdu? 

Ne yapması gerekiyordu? 

Ne yapmamalıydı? 

“Artık sağlıklı düşünemiyorum hatta hiç düşünemiyorum” diye kendi kendine konuşmaya başladı. O kadar çaresiz, o kadar sıkışmıştı ki… 

Arkadaşının tavsiyesi üzerine katıldığı bir eğitimde “İnsan bu hayatta bedel ödediğine değer verir” sözü bir tokat gibi çarptı suratına. Hem kalbi, hem yüzü yanıyordu bu sözün ağırlığından… 

Eğitimde duyduğu tek bir cümle… 

Cümledeki gerçekliğin acısı… 

Ve devamında dinledikleri..

Bedel, bir ilişkinin mayası… Bu hayatta kim kimi seviyorsa ancak bedeli kadar sever… 

Karşımızdaki insanın yapması gereken görevleri, sorumlulukları, sırf o işine gücüne baksın, aman o rahat etsin diye üstlendikçe, ona zarar verir ve rahatlık tuzağına düşürürüz. Rahatlık tuzağındaki kişi dinlemez, öfkelidir, tepkisel, sabırsız, hareketli, doyumsuzdur. Söylenir, kızgın olur, nankördür. Rahatlık tuzağındaki insan ilişkilerini imkâna göre kurar. Ona kim imkân veriyorsa onun yanından ayrılmaz… Ve daha pek çok gerçek.. Tüm bunları ve daha fazlasını dinledikçe gerçek sebepleri anlamaya başlamıştı. Bütün problemlerinin, Emir’in kendisine hiç değer vermemesinin, evliliğinin bitişinin gerçek sebebi, kocasının bipolar olması değil, BEDELSİZ olmasıydı. Kocasının evine, evliliklerine, ilişkilerine en acısı da kendisine hiçbir bedelinin olmaması… 

Hızlı ve anlaşmalı boşanma davasının ardından, herkes annesinin evine dönmüştü. “Emir annesi ile çok mutlu olacak” diye düşünürken, anne-oğulun çok kavga ettiği, Emir’in orada da çok mutsuz olduğunu öğrendi. Eğer eğitimdeki bilgileri almamış olsaydı buna çok şaşırırdı. Evlilikleri boyunca anne oğlunun; oğlu da annesinin yanından ayrılmamıştı oysa ki... 

Keşke dedi genç kız… 

Keşke karı-koca birlikte yavaş yavaş evimizi tadilat ettirseydik, keşke bu kadar lüks bir düğünümüz olmasaydı keşke her şey bize hazır sunulmasaydı…. 

Annenin bulduğu kız… Şehrin en güzel otelinde annenin ödediği parayla yapılan düğün… Annenin satın alıp hediye ettiği ev…  Evin boya-badana- tamirat,  doğalgaz tesisatı  işlerini babanın halletmesi… Evin elektrik – su aboneliklerinin Emir işine gücüne baksın diye babanın üzerine alınması… Rahatlık tuzağında , evlilik yaşına gelmiş, büyümüş ama yetişmemiş bir çocuk.  

Boşanmanın ardından otuz beş yaşındaki oğluyla yeniden birlikte yaşamaya başlayan kayınvalide düşündü mü acaba hiç? 

“Tahtını yaptım ama bahtını kaybettim….” 


***

Herkes mutlu olmak ister.

Herkes başarılı olmak ister.

Herkes sevdikleri ile iyi ilişkiler içinde olmak ister.

Ama bunun yöntemlerini, yasalarını bilmez. 

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, mutlu ve başarılı olabilmek, sevdiklerimizle iyi ilişkiler içinde olabilmek için ihtiyacımız olan bilgileri bize aktarır. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminer Programları;

'Kim Kimdir'

 'İlişki Ustalığı 

Başarı Psikolojisi

***


Tahtını Yaptım, Bahtını Kaybettim... Tahtını Yaptım, Bahtını Kaybettim... Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi on Kasım 24, 2022 Rating: 5

71 yorum:

  1. Ne kadar gerçekçi bir yazı olmuş, emeğinize kaleminize sağlık.el bebek gül bebek büyütüp yetiştiremediğimiz çocuklar:( bedel bir iliskinin kıymetlisi.dogru bedeli ödeyen ve ödeten olabilmek dileğiyle:)

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel👏

    YanıtlaSil
  3. Biz anne babalar, maalesef bu hikayede olduğu gibi çocuklarımızın yapması gereken sorumlulukları aldığımız için onları marifetsizleştirdik 😔
    Emeğinize sağlık çok gerçekçi bir yazı 👏

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel bir yazı ve bedeli kadar sevmek ,bedelin kadar sahip olmak bunu bilmek nekadar kıymetli bir bilgi iyiki DTÖ var ve bunu bilmeyi nasip oldu

    YanıtlaSil
  5. niyetli olduğunu zanneden ama hep bir adım daha yanlışa götüren davranışlar... Çok anlamlı bir yazı. Tam da günümüz insanını ve evliliklerini anlatıyor.

    YanıtlaSil
  6. Emek vermeden kazandiklarindan sonra elde kalan kaybedilen zamandir, tahta yorulmadan oturulmaz

    YanıtlaSil
  7. Bedel, bir ilişkinin mayası… Bu hayatta kim kimi seviyorsa ancak bedeli kadar sever…

    Karşımızdaki insanın yapması gereken görevleri, sorumlulukları, sırf o işine gücüne baksın, aman o rahat etsin diye üstlendikçe, ona zarar verir ve rahatlık tuzağına düşürürüz. Rahatlık tuzağındaki kişi dinlemez, öfkelidir, tepkisel, sabırsız, hareketli, doyumsuzdur. Söylenir, kızgın olur, nankördür. Rahatlık tuzağındaki insan ilişkilerini imkâna göre kurar. Ona kim imkân veriyorsa onun yanından ayrılmaz…

    YanıtlaSil
  8. Tüm farkı yarataran emektir

    YanıtlaSil
  9. Bedelsiz hayat yaşanılmamış hayattır,elinize emeğinize sağlık çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  10. Okurken kendimi bulduğum, yaşayarak öğrendiğim"insan bedel ödediğine değer verir" sözü hayatımın özeti.. kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Gerceklerin yüzümüze tokat gibi carptigi bir yazi muhtesem elinizi, emeginize saglik 👏

    YanıtlaSil
  12. Bedel hayatın sırrı

    YanıtlaSil
  13. Neden sorusuna cevap bulamıyordum hayatımda deneyimsel Tasarı öğretisi ile nedenlerin cevabını bulmanın huzuru çok güzel ,emeğinize sağlık kalemiz kuvvetli olsun inşaALLAH

    YanıtlaSil
  14. Çevremizde sıkça duyduğumuz, çok gerçek bir hikaye. Anne babalarımızın ve adaylarının bu gerçeği bilmeleri ne güzel olurdu. Bir insana yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri ,rahatlık tuzağına düşürmek. Hayattaki başarısını elinden almak. Umarım çocuklarımızı, ilişki kurduklarımızı yetiştirenlerden olabiliriz...

    YanıtlaSil
  15. Ellerinize sağlık çok güzel

    YanıtlaSil
  16. Ne kadar güzel anlattınız ..bedelsiz olunca herşey ne kadar sahte oluyor...bedel gerçeğe götürüyor herşeyi....

    YanıtlaSil
  17. İnsan yuva kurmanın heyacanı ile bir çok şeyi anlayamayabiliyor

    YanıtlaSil
  18. Boyle derin ve hayatımızın her alanında bizde olan bir konu (bedel)  boyle guzel bir dille yazdığınız icin cook teşekkür ederim. Aşkta bedel ödemek. Herşeyin bir bedeli vardır. Hazır yemeği bile çiğnemek gerek,yutmak gerek. Hazır gelen şeylerin kıymeti bilinmez ,çabuk tükenir. Ortaya çıkan herşeyin üzerinde alın  teri vardır. Herşey bedelidir. Bedeli olan değerlidir. Bizi biz yapan değerler verdiğimiz emekten (ödediğimiz bedelden ) geçer.

    Mevlana’nın muhteşem şekilde özetlediği gibi “İnsanın kanadı; GAYRETİDİR”…

    Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  19. Herşeyin kıymeti bedel ödedikce bilinir , tıpkı evliliğimizde de olduğu gibi 🌷 elinize, emeğinize sağlık 🙏

    YanıtlaSil
  20. Bayıldım... çok çok doğru bir yazı. Bir insan her şey varken neden mutsuz olamaz, cevabını o kadar net ki...

    YanıtlaSil
  21. Dogal Samimi bir yazı doğru bildiğimiz yanlışların sonuçlarını göstermiş emeğinize saglik

    YanıtlaSil
  22. Bedel ne kadar güzel anlatılmış.İyı niyetle yaptığımız herşey katmadeğeri ile birlikte bize zarar olarak dönüyor. Mutlu olmak ve mutlu etmek istiyorsak kimsenin sınırlarına girmemeli kendi sınırlarımıza da kimseyi sokmamalıyız .Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  23. Biz kadınlar erkekleri rahatlık tuzağına düşürmeye bayılıyoruz... Emeği olmadan erkek de ailesine değer vermiyor... Sarmal ..

    YanıtlaSil
  24. Yazıdaki örnegi yaşamak...tebrikler

    YanıtlaSil
  25. “Evini kurduk. Araba aldık. Düğününü yaptık.” gibi cümlelerin altında kahraman olma isteği yatar. Oysa kendi evini, arabasını alabilen, kendi düğününü yapabilen bir kahraman yetiştirmek çok daha kıymetlidir. Büyüten mi, yetiştiren mi olmalıyız? Karar vermek lazım🤔 Kaleminize sağlık👏👏👏

    YanıtlaSil
  26. Çok güzel bir yazıydı

    YanıtlaSil
  27. Hayat emek ister,bedel ister bilinçsizce yapılan ve açlık oluşturulmayan çocuklarımıza maalesef merhametli düşündüğümüzü zannedip tavizler oluşturuyor ve onların hayatlarına kocaman bir boşluk açıyoruz. Evlatlarımız kazanımlarımız mı olmalı yoksa kayıplarımız mı …İşte asıl sorulacak soru ve cevabı bizde…Açlıklar oluşturup bedeller ödedip hayata ağacın en köklü hali igibi tutunup göge dallarını en verimli sunması gibi sağlam olmalı.Yaşarken mücadele asla bitmez,bedellerimiz kıymetlimiz

    YanıtlaSil
  28. Bu sıralar o kadar çok arttı ki bu öyküler. İsimler farklı olsa da sonuç hep aynı.
    Yasaya uygun yaşamayınca ters yöne gitmiş oluyorsun ve kaza kaçınılmaz oluyor.

    YanıtlaSil
  29. Bedel hayatın en kısmetli yasası🌸

    YanıtlaSil
  30. Çocuğunu sorumluluk sahibi, kıymet bilen bir insan olarak yetişmesini isteyen bir insanın ebeveyn olarak yapması gereken demek ki çocuğun rahatlığı için tüm sorumluluğu kendi üzerine alması değil, çocuğuna sorumluluk yükleyerek yani bedel ödeterek büyütmesidir. Elmasın elmas olabilmesi için basınca ihtiyacı vardır.

    YanıtlaSil
  31. Elinize sağlık, ne kadar muzdaribiz bedelsizlikten, çok güzel bir anlatım.

    YanıtlaSil
  32. Bedel alan bedel ödemeyi bilmez. Dolayısıyla kıymet de bilmez. Harika bir yazı olmuş hocam, elinize, emeğinize, yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  33. Bedel ve karşılığı üzerine bu hayat. Bedel alanın zayıflığı , bedel ödeyenin güçü. Rahatlık tuzağı. Elinize, emeğinize, yüreğinize sağlık hocam 🙏

    YanıtlaSil
  34. BEDELSIZLIK DEGERSIZLIGI GETIRIYOR COK GUZEL BIR YAZI OLMUS ALLAH RAZİ OLSUN

    YanıtlaSil
  35. Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  36. Elinize emeğinize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş. 👏👏 gerçekleri öğrenince nerelerde hata yaptığımızı anlıyoruz. Bedelin iz ve işaretlerin ne kadar önemli olduğunu bu yazıyla bir daha anlamış olduk🌹🌹🌹

    YanıtlaSil
  37. Kaleminize sağlık... Bizim rahatlık tuzağına düşürdüğümüz biri var mı ve biz hangi konularda rahatlık tuzağına düşmüş olabiliriz bunun üzerine iyice düşünmemiz gerekiyor.. Faydalı bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  38. Maalesef ki insanlar gerektiğinden fazla vererek karşı tarafı rahatlık tuzağına düşürüyorlar. Her insanın ilişki için ödemesi gereken bedeller vae. Bu bedelleri kimse başkasının yerine ödeyemez.

    YanıtlaSil
  39. Emeklerinize sağlık

    YanıtlaSil
  40. Elinize sağlık.. İnsan bahtını yapacağını zannettiği için tahtlar yapmaya çalışıyor ama tam tersi oluyor gerçekten de.. Teşekkürler DTÖ ..

    YanıtlaSil
  41. O kadar akıcı ve güzeldi ki yazınızı okuyayım diye neredeyse yemeğin altını yakacaktım. Bizi böylesine etkileyen bir yazı yazdığınız ve sık sık karşılaştığımız bu tür olaylara bakış açımızı genişlettiniz bu güzel paylaşım için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  42. İlk günden işaretler geliyor ama bilmeyen insan neden anlasın...
    Yetişmek. Yetiştirebilmek ümidiyle... 🤍

    YanıtlaSil
  43. Kaleminize Sağlık. Çok faydalı bit yazı olmuş

    YanıtlaSil
  44. Bu hayatta her şey bedel ve karşılığı üzerine kurulmuştur. Seni ödemediğin hiçbir şey senin değildir. Bu bir aile bir yuva dahi olsa.

    YanıtlaSil
  45. Çok gerçek çok hayattan bir hikaye elinize sağlık 🙂

    YanıtlaSil
  46. İnsanı geliştiren kilit; bedel.
    Kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  47. O kadar tanıdık bir hikaye ki çok etkilendim 😞

    YanıtlaSil
  48. Rahatlık tuzaginda buyudugumuz için doyumsuzlastik.gelecegimiz bereketsizlesti.

    YanıtlaSil
  49. Bedelini ödemediğin aile ailen olmuyor…

    YanıtlaSil
  50. Asansör beklemek istememe kısmında gözlerim faltaşı gibi açıldı. Maalesef gerçek hayatta da var ve bunu söyleyen kişi o kadar rahat ve en doğal hakkı gibi söylüyor ki karşısındaki ‘’Ben delirmekte haksızım herhalde’’ şüphesine düşüp alttan alarak olgun bir davranış sergilediğini sanabiliyor.

    Annemin bir lafı vardır: ‘’Bunun sopası eksik gelmiş’’ der.
    Çocukları şımartınca çözümü de şiddetle sağlamaya çalışıyoruz, çok yalnış bir davranış ama Emir’in de ihtiyacı var gibi, laftan anlayacağa benzemiyor. Çok sinir oldum😡

    YanıtlaSil
  51. Bedelli, hayırlı evlilikler nasip olmask dileğiyle.. Çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  52. Bunu evlenmeden önce bilse idim keşke ‘ bedel ödetme’ durumunu

    YanıtlaSil
  53. Çevremden ne çok hikaye geldi gözümün önüne… Çok güzel yansıtılmış bir hikaye… Yazanın ellerine sağlık 💐

    YanıtlaSil
  54. Gerçekten güzel tespit emek olmadan olmuyorum emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  55. Çok güzel detaylara değinilmiş, teşekkürler

    YanıtlaSil
  56. Çağın problemi.Esimizle çocuğumuzla olan problemin ana nedeni bedelsizlik.

    YanıtlaSil
  57. İyilik yaptığımızı zannederken kolaylık sağlıyorum, işi kolaylaşsın diye yaptığımız şeylerin aslında o kişiye yapılan en büyük haksızlık olduğunu bilmeliyiz. Bedelsiz kıymet bilmeyen bir evlat, eş, kardeş ya da arkadaş oluyoruz. Mutlu olmadığımız gibi mutlu etmesini de bilmiyoruz. Çok güzel anlamlı bir yazı olmuş ellerinize emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  58. Hazıra konmak insana cazip gelir. Oysa insan aslında bedelini ödemediği hiçbir şeye sahip değildir

    YanıtlaSil
  59. Bedel emek ne güzel şey diyesl geliyor insanın. İnsanı insan yapan onurlandıran mutlu huzurlu yapan. Çok güzel olmuş teşekkürler 😊

    YanıtlaSil
  60. Çok iyi bir yazıymış gerçekten hocam, bir emek ve çaba sarfetmeden elde edilen şeylerin değeri bilinmiyor diye bir sonuca ulaştım bu yazıda. Uğraştığımız çaba sarfettiğimiz şeyler veya kişiler bizim için değerli oluyor fakat bir emek sarfetmeden ulaştıklarımızın çok önemi olmuyor gözümüzde 🥰

    YanıtlaSil
  61. BEDEL ödediğine değer verir insan...

    YanıtlaSil
  62. Emek vermeden alın teri almadan sırtın agrımadan kafan catlamadan olmaz illaki elin nasır tutacak Baska turlu olanı kabul etmiyor yasam

    YanıtlaSil
  63. Günümüzün gerçeği hikayeleştirilmiş..Malesef hayatımızın her alanında yarış atı gibi yarıştrlıyoruz..Ne yazık..😔

    YanıtlaSil
  64. O kadar katıksız yazılmış ki okurken içim sıkıştı. Kaş yaparken göz çıkarıyoruz ve nerede yanlış yaptığımızı anlamıyoruz. Yanlışlarımızı gözümüze sokmuş. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  65. Mukemmel bir yazi. Ne kadar dogru noktalar. Herseyin bir bedeli var yuva kurmanin da bir bedeli var. Her seyin hazir olmasi yerine bedel odemek insana mutluluk verir.

    YanıtlaSil
  66. Zuhal Şerefler28 Kasım 2022 18:22

    Hayatta zorlukla elde edilen şeylerin nekadar degerli oldugunu hatırlattı bana. Herşeyi alabilirsin, hazır bulabilirsin ama mutlulugun hiç bir yerde sattılmadıgın anlatmış. Mutluluk, iki kişinin sagladıgı birşey. Hayatta en güzel şeyler bedava; anlayana... Sevgiler.

    YanıtlaSil
  67. Hayatın bir sırrı varsa oda bedeldir net.

    YanıtlaSil
  68. İnsan nasıl yaxaş yavaş bozuluru çok iyi anlatmış.

    YanıtlaSil
  69. Karşımızdakini nankör yapan biziz. Ona emek verdikçe ve o emeğin karşılığında bedelini ödetmedikçe nankör bir insan buluyoruz karşımızda. Ve bize vermediği o emeği ve bedeli çok farklı kişilere ya da alanlara ödüyor. İşte her şeyin karıştığı, işin içinden çıkılamadığı o nokta.

    Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  70. Kendi bedellerimizi başkası ödediğin de yada başkasının bedellerini biz ödediğimiz de hayat karmakarışık bir döngüye giriyor Bizlere zehir oluyor
    Bu hayat da senin ödemediğin bedel senin hayatın değil dir
    TAHTINI YAPTIM BAHTINI KAYBETTİN
    TEŞEKÜRLER .

    YanıtlaSil
  71. Bedel, bir ilişkinin mayası… Bu hayatta kim kimi seviyorsa ancak bedeli kadar sever… 
    Hayatta mutlu olmak için yapılması gereken
    Bir gerçeği daha duyurdunuz bize. Eğitimler ve bu güzel anlatımlarıniz için çok teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.