recent posts

banner image

Keşke Dememek İçin


Ilık bir Eylül sabahında, peş peşe çalan alarmların sesine uyandı Aylin. “Fatih kalk, geç kaldık!” Yataktan fırlayıp Beril'in odasına koştu: “Kızım! Yine uyuyakalmışız, çabuk uyan!” Yılların rutiniydi bu aslında. Aylin bir telaşla uyanır, eşi ve kızını bin bir zorlukla kaldırır, alelacele evden çıkarlardı. Sonra da Beril yaka paça okula, onlar koştur koştur işe… 

Ama son iki aydır rutin biraz değişmişti. Hayatlarındaki birçok şey gibi… Aylin ve Fatih yıllardır çalışan, kendilerini biricik kızlarına adamış, orta halli bir çiftti. Son zamanlardaki hayat pahalılığı ve ekonomik kriz onları da zorlamaya başlamıştı. Onlar da çözümü Beril'in okulunu değiştirmekte buldular. Aslına bakılırsa çocuk için çok fark olmayacaktı; Bir özel okuldan diğerine geçişti bu. Bir taşla iki kuş… Ama işler bekledikleri gibi yolunda gitmedi. Okullar açılalı iki ayı geçmişti ama Beril hala yeni okuluna alışamamıştı. Her gün yeni bir bahaneyle okula gitmekten kaçıyor, okulda kimseyle konuşmuyor, doğru düzgün yemek bile yemiyordu. O bu kadar mutsuzken hayatını ona adamış anne babası nasıl mutlu olabilirdi ki? Her günün akşamı ayrı bir kriz yaşıyorlardı. 

O akşam çocuğu sakinleştirme görevini babası aldı; 
“Bak kızım, ben asker çocuğuyum biliyorsun. Defalarca şehir değiştirdim, neredeyse her sınıfımı farklı farklı insanlarla okudum. Ama bu bana öyle çok şey kattı ki... Hayat sen zorlamadan güçlenmene izin vermez. Sen de okuluna alışınca, bu sürecin sana ne kadar çok şey kattığını anlayacaksın. Ama bunun için sabretmen, başındaki zorluğa katlanman gerekiyor”

Beril ise bambaşka bir yerden bakıyordu olaya.... Zaten arkadaş bulmakta çok zorlanan biriydi. İnsanlarla kolay anlaşamaz, hayatına kolay dahil edemezdi. Öyle saatlerce konuşmaktan da hoşlanmazdı. Yeni arkadaşlar, yeni bir ders yılı, yeni bir öğretmen derken… Zaten her biri yeteri kadar zorken, bir de okulu yeniden değişince Beril'e göre bu yaptıkları düpedüz zalimlikti, başka bir şey değil! 

“Seni anlamıyorum ya!” diye devam etti Fatih. Onun da sakinliği gitmiş, Beril'den beklediği tepkiyi alamadıkça sesi yükselmeye başlamıştı. “Sen, bir özel okuldan daha küçük ama konforlu diğer özel okula geçiş yaptın, benim gibi Türkiye’nin doğusunda dağ başında kalmış bir okula gitmiyorsun ki… Ne tür bir zorluk yaşıyorsun anlamıyorum, abartıyorsun bu durumu! Şu yaşına kadar el bebek gül bebek büyüdün, servisle bile değil sürekli arabayla okula götürüp getirildin. Yemeğin eve geldiğinde hazırdı, fırından ekmek almaya bile göndermedik. Şimdi de kalkmış, bizi suçluyorsun zalimlikle! Asıl sen kendine zulmediyorsun, insanlar ayağına gelsin diye bekliyorsun. Kendini zorlamak için ne yapıyorsun söyler misin? Sen insanlara doğru gidip “merhaba” demezsen, bir adım atıp iletişim kurmazsan daha çok beklersin!”

Fatih sinirle odadan çıktı. Aylin ise biraz daha olayın dışında, daha rahat görüyordu durumu. İki kişinin kendi isteklerini dile getirdiği bir konuşma.. Nasrettin hocanın fıkrası misali o da haklıydı, diğeri de… Hiçbir yere varmayan tartışmalar... Monolog diyaloğa dönmüyordu. İkisi de haklıydı kendine göre. Gerçekten de ikisinin de haklı olduğu yerler vardı. Beril yapısı gereği çok zorlanıyordu, onu anlıyordu. Fatih de Beril'i bu kadar rahat yetiştirdikleri için kaprisli ve dayanıksız olduğunu düşünüp aslında kendisine kızıyordu, ki o da haklıydı.
İnsanlar farklıdır…

Aylin olayların dışındaydı evet ama son zamanlarda katıldığı 'Kim Kimdir' semineri şu yaşananları açıklıyordu. “İşte bu yüzden insanları tanımamız gerek” kendi kendine mırıldandı. Herkes yeni bir sürece başlarken aynı oranda zorlanmaz. Kimi ülke ülke gezip farklı kültürlere kolayca adapte olurken kimisi bırak ülke değiştirmeyi, semt değiştirse bile zorlanırlar. Bazı insanlar bir ortama girdiğinde kolayca iletişim kurarken, bazıları iletişim kurmakta zorlanırlar. Kimi insan hayatında zorlandığı noktalarda devam edecek gücü kazanabilmişken kimi daha kolay pes eder. İki insanın bugüne getirdiği bedelleri birbirinden farklı olabilir. 

Gecenin ilerleyen saatlerinde bir kahve alıp eşinin yanına gitti Aylin “Biz Beril’ın penceresinden bakamıyoruz galiba Fatih.” Fatih biraz sakinlemiş, nerede hata yaptık diye düşünmeye başlamışken söze girdi. “Evet, onun da yanlışları var. Ama bu ayrıca çözeceğimiz bir problem. Çocuğun bu kadar zorlanması sadece dayanıksız olmasıyla ilgili değil. Onun senin kadar hızlı uyum sağlayabilen bir yapısı yok. Tamam alışamadı diye eski okuluna dönmesin tabii, ama en azından onun zorlandığını anladığımızı göstermemiz gerekmez mi? Böyle zorlana zorlana o da güçlenecek işte hayatta.” İlişkilerde ancak farklılıkları bilen ilişkilerini yönetebilir…

Evet, insanları ilişkilerinde çıkmaza sürükleyen şey tam da bu değil mi? 
Karşındakini kendin gibi düşünmek. Oysa her insan farklıdır. Algılarken, aktarırken, düşünürken, severken, nefret ederken, seçim yaparken…  İnsan farklılıkları anlayabildiğinde o farklılıkları dolayısıyla ilişkilerini yönetebilir hale gelir. Ancak farklılıkları görmezden gelirsek tartışmalar kaçınılmaz olur ve ilişkilerimiz çıkmaza girebilir. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, 'Kim Kimdir' programını insanların farklı olduğundan, bu farkların sebeplerinden ve ilişkilere yansımasını anlatır. Farkı fark eden insan, ilişkilerindeki problemleri çözmeye bir adım daha yaklaşır. Keşke dememek için; Dünümüzden daha iyi ilişkiler kurabilen ve problemlerimizin çözümlerine adım adım yaklaşanlardan olabilmek umuduyla… 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Keşke Dememek İçin Keşke Dememek İçin Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi on Ağustos 29, 2024 Rating: 5

6 yorum:

  1. İnsanların bizden farklı özelliklerini problem olarak algılayabiliyoruz gerçekten… Bakış açısını değiştiren bir yazı olmuş, emeklerinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  2. Farklılıklarımızı anlayamadığımızda , iletişimimizde de ilişkilerimizde başarısızlıkla karşılıyoruz. Çok güzel anlatmışsınız :)

    YanıtlaSil
  3. İnsan önce insanı tanımalı .ne yazık ki hepimiz kendi penceremizden bakmaya o kadar çok alışmışız ki başka bir yerden bakmayı hiç düşünemiyoruz ..ancak kim kimdir seminerine gittikten sonra insanlara farklı bir bakış açısı kazanmıştım. Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Keşke dememek için anlamak gerekiyor. Ne kadar sık unuttuğumuz ve unuttuğumuz için ilişkilerimizde ne kadar zorlandığımız bir konu. Anlamak, tanımak ve doğru iletişim kurabilmek dileğiyle.

    YanıtlaSil
  5. İnsan karşıdakinin kişiliğini çözdüğünde artık ezberden gitmiyor. Kuracağı iletişimi o kişiye göre kurabiliyor. Olayın iç yüzünü gerçekten algılayabiliyor. Bu da büyük bir konfor.

    YanıtlaSil
  6. Kim kimdir bilmek insanı ne hatalardan döndürür… üstüne birde iletişim ve ilişki nin ne olduğunu biliyorsan on numara.

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.