recent posts

banner image

Dertler Derya Olmuş


İnsanoğlu ne ilginç bir canlı öyle değil mi? İlginç çünkü başına ne gelirse yalnızca ona gelmiş gibi düşünür. Sadece düşünmez aynı zamanda buna inanır.  Halbuki hayatta insanların yaşadığı şeyler birbirine benzerdir. Kimisi eşiyle, kimisi çocuğuyla, kimisi işiyle, kimisi de kendisiyle ilgili zorluklar yaşar. Zorluk, problem olmayan bir hayat var mı derseniz o yok işte… Mesele o problemi doğru seçmek ve çözebilmek için doğru hamleler yapabilmek. 

Ahmet kafasında bu düşüncelerle işe giderken radyo sesiyle irkildi. “Dertler derya olmuş bende bir sandal… Devrilip batmışım boğulmuşum ben…”

“Ben demiştim” dedi. “Bu dertler sadece bende yokmuş demek ki, bak İbrahim abimize…” diye içinden geçirdi, kendi kendine gülümsedi. Dert demişken Derya düştü aklına, şaka şaka… Derya’yı çok seviyordu Ahmet, uzun zamandır birliktelerdi. Ama bir problem vardı. Her yerde her şekilde Derya’ya bir pay çıkartmayı başarıyordu. Onu düşünmediği bir saati geçmiyordu neredeyse. Şimdi şu duyduğu şarkı bile hemen Derya’yı aramak için bir sebepti.  

Eli radyonun düğmesine gitti. Sesi son ses açtıktan sonra gözünü pencerenin camından bulutlara dikti. Bulutları izledikçe içini bir ferahlık kapladı. Ne kadar da hiç hırs olmadan ilerliyorlardı sakin bir gökyüzü, hepsi bir yöne gidiyorlar ama birbirleriyle uyumlu halde. O sırada yine Derya geldi aklına… Keşke gökteki bulutlar gibi olsak dedi. Neden biz bunu başaramıyoruz ki? Neden her söylediğime bir şey söylemek zorunda? Hiç mi bende beğendiği bir şey yok hep olumsuzluklar… Ahmet gel dese Derya git diyor, sanki her söylediğinin zıddını anlıyor gibi. “Hayır bu ilişki nasıl gidecek böyle” diye trafikte ilerlerken arabanın üzerine bir kelebek kondu. “Ne kadar da güzel bir kelebek hemde mor. Deryanın en sevdiği renk…” diye içinden geçiriyordu ki, birden kendine kızdı. “Ama benim dertlerimin hepsi Derya olmuş hakikaten!” Dur ben bir arayayım Derya’yı deyip arayıverdi. Derya telefonu açmadı Ahmet küplere bindi yine. Çok tanıdık bir durumdu bu artık onlar için. O esnada annesi aradı Ahmet’in. “Anne bi dur ya!” deyip meşgule attı. Hemen ardından bir mesaj “Oğlum konuşmamız gerek, dayını hastaneye yatırmışlar.” 

Ahmet mesajı okuyunca arabayı sağa çekti. Dayısını çok severdi, onunla vakit geçirmekten çok hoşlanırdı, beraber balık tutmaya gider saatlerce sohbet ederlerdi. Bunları hatırlamak ona pek iyi gelmedi. Çünkü Ahmet ne işine, ne ailesine, ne arkadaşlarına gerekli özeni gösteremediğini fark etti. Daha acısı hayatında Derya dışında hiçbir gündeminin kalmadığını fark etti. Eskiden çok gezer çok okurdu, sevdikleriyle keyifli hobileri vardı. Peki ya şimdi… Derya’yla ayrıldıklarını düşündü bir an, düşüncesi bile nefesini yavaşlatmaya yetti. Ondan ayrılırsa geriye hiçbir şey kalmayacaktı. Sanki Ahmet sadece Derya’nın sevgilisi olmak için yaşıyordu. Bu düşünce bile yüzünü ekşitmeye yetti. “Ben bu değilim, bu olmak istemiyorum, daha fazlasıyım… Birilerinin oğluyum, birilerinin yeğeni, birilerinin arkadaşıyım, birilerinin torunu…” İhmal ettiği insanları düşündü, içini bir pişmanlık kapladı ve doğru hastaneye sürdü. Artık bir şeylerin değişme vakti gelmişti.

Hani filmlerde olur ya bir de Derya’nın penceresinden olaya baksaydık nasıl olurdu acaba? Bir de onun gözüyle bakalım aynı öyküye… 

O sırada Derya arkadaşlarıyla buluşmuş, birlikte keyifli bir kahvaltı yapıyordu.

“Ayy kızlar ne iyi ettik de geldik. Çok güzel bir kafeymiş burası. Artık yeni mekanımız belli.”

“Evet kızlar kesinlikle!” 

“Eee Deryacım nasıl gidiyor hayat, Ahmet nasıl?”

“Güzel ya çok şükür işlere biraz ara verdim biliyorsun, ama evden çalışmaya devam. Birkaç proje var onlarla ilgileniyorum daha çok.”

“Aa süper çok sevindim. Ahmet nasıl peki?”

“İyi ya nasıl olsun, bildiğiniz Ahmet işte” 

“Ne şanslısın Derya gözlerinin içine bakan, seni çok seven biri var hayatında. Maşallah arkadaşım ya”

“Yaa ne demezsin…”

“O ne demek ya sende bir alemsin buldun da bunuyorsun”

“Esra hiç öyle olmuyor biliyor musun? Dışardan nasıl görünüyor bilmiyorum ama ben çok bunalıyorum. Sürekli nerdesin, napıyorsun, nasılsın, neden telefonuna bakmıyorsun… Sürekli onunla ilgilenmem gerekiyor gibi davranıyor. Sanki hayatımda bir tek Ahmet var benim. Bir sürü şeye koşturmam gerekiyor bak, normali bu değil mi?” Hayatımda değer verdiğim yanında olmak istediğim, hayatına eşlik etmek istediğim kişi Ahmet doğru ama hayatımda ondan ibaret değil kimse kusura bakmasın yani…”

“Sende haklısın tabi ama adam seviyor napsın…”

“Esra! Ben Ahmet’le tanıştığımda nasıldı hatırlıyor musun?” 

“Tabi hatırlıyorum biz üniversiteden beri arkadaşız kızım. Ahmet özellikle gezmeyi, etkinliklere katılmayı çok severdi hatırlıyorum. Üniversitede hocalar bile takılırdı ona “Evliya çelebi senin kadar gezmedi be çocuğum.” diye. Ee önceden arkadaşlarıyla yapıyordu. Şimdi de eşiyle yapmak istemesi çok doğal.”

“Tam da bundan bahsediyorum, artık kimseyle görüşmüyor her şeyi benimle yapmak istiyor. Hiçbir yere çıkmıyor her yere beraber gidelim istiyor. Böyle hayat mı geçer Allah aşkına. Eski Ahmet’i özlüyorum resmen…”

Hayattan keyif alabilmek için dengeli ilişkilere ihtiyacımız var… 

İnsanın problemini seçmesi de tam olarak bu demek zaten. Eğer tek bir yere odaklanıp orada takılırsa insan tüm problemleri oraya yığılıveriyor. Ama hayatındaki rollerine göre hamle yapabilirse hiçbir problem kişinin içinden çıkamayacağı boyutlara ulaşmıyor. Bahçe sulamak gibi bir yere çok fazla ve tazyikle su verirsek ne olur? O çiçeğe, toprağına zarar veririz. Çiçek susuz olmaz elbette ama çok fazla su vermekte o çiçeği soldurur… 

İlişkilerimizi de tıpkı bunun gibi yönetebilirsek o zaman insan hayatından keyif almaya başlar. İlişkide olduğumuz kişilere, kendimize, işimize, yapmayı sevdiğimiz işlere vakit ayırmakta böyle değil mi? Bahçemizden keyif alabilmek için o bahçeye iyi bakmamız ve çiçeklerimizi sulamamız gerekiyor. Yoksa bir çiçeğe çok iyi bakacağım derken tüm bahçeyi soldurup, kurutabiliriz… 

Bahçemizdeki tüm çiçekleri dengeli sulayabilenlerden olabilmek ve bahçemizdeki çeşit çeşit çiçeklerden keyif alabilmek dileğiyle… 


Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Dertler Derya Olmuş Dertler Derya Olmuş Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi on Ağustos 15, 2024 Rating: 5

7 yorum:

  1. Kaleminize sağlık ilişkide denge problemini çok hayattan ve içten anlatmışsınız:)

    YanıtlaSil
  2. Çok samimi ve keyifli bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Çok samimi ve keyifli bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  4. Bir ilişki, bir olay ama iki bambaşka bakış açısı. Farkındalık oluşturan bir yazı... Emeğinize, Kaleminize sağlık :)🌸

    YanıtlaSil
  5. Hayattan keyif alabilmek için dengeli ilişkilere ihtiyacımız var...
    Kalemine sağlık çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  6. Dengeli, kararında, kendi liginde ilişkiler. Sağlıklı yarınlar. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.