Bahar geldi
geçiyor, yaz geliyor..
Her yer
canlandı.
Sen daha
kalkmadın mı?
Bedende bir
yorgunluk, bir sakinlik arayışı ve yine yapılması gerekenlerle dolu uzun bir
liste. Halbuki şöyle bir temiz havayı içine çekip güne tebessüm ederek uyanmak
vardı. Belki başka bahara diye nazlanarak kalktı Nazlı. Hep erteleyesi vardı.
Bir gün iyi hissedecekti. Bir gün zamanı olacaktı. Yine o zamana erteledi
içinden gelenleri…
O zamanın şu
an olduğunu fark etmeyerek..
Yavaş
isteksiz hareketlerle çantasına eşyalarını gelişi güzel doldurdu. Ne
giyineceğini seçmek için dolabın kapağını açtı. Hiç biri içine sinmedi. Hiç
sevdiğim bir şey yok diye hayıflandı. Bu kadar eşyanın bu dolaba nasıl
doluştuğunu düşündü sonra..
Annesi; bu
pamuklu, bunu mu alalım yoksa kırmızı eteğinin üstüne şu siyah kazağı mı alalım
gibi şeyler sorar, Nazlı ise hep aynı cevabı verirdi: “Fark etmez”.
Böylece
kendini yormayacak yanlış seçim yapmanın riskine katlanmayacaktı.
Farkında değildi ki seçmemek de bir
seçimdi..
Şimdiyse
koca dolapla baş başa ne giyeceğini bilemeden kalan kendiydi. “Uf, hayatım hiç
istediğim gibi değil”, diye sinirlendi kendine. Mucizevi bir el dokunup neden
içinden geçenleri önüne sermiyordu ki. Tıpkı masallardaki
gibi.. Ne annem ne babam benim gerçekten ne
istediğimi anlayamadılar! diye düşündü kendini ifade etmekten her zaman
kaçındığını unutarak.. Oysa gerçek hayat öyle değildi. Hayatta insanın
isteklerinin gerçekleşmesi için sorumluluk alması, çabalaması, yorulması, bazı
bedeller ödemesi gerekiyordu. Aslında o da kendince bir şeyler yapıyordu. Doğum
gününde mum üflerken içinden dilekler tutuyor, umutla bekliyordu. Ama o
beklediği mucizevi el bir türlü gelip hayatını değiştirmiyordu.
Halbuki, insanın aldığı sonuçlar kendi
çabasına bağlıdır..
Derken
annesi seslendi. Hadi kızım geç kalacaksın. O da apar topar ilk bulduğu kotla
tişörtünü üzerine geçirip aşağı indi. Kahvaltı sofrası hazırdı her zamanki
gibi. Yine Nazlı’ya göre bir şey yoktu sofrada.
Yine mi
yumurta diye kinayeli kinayeli sordu annesine..
“Kızım dün
haşlanmış niye yok dedin bugün hem haşlanmış yumurta yaptım hem de pankek..
Yine yemeden gidersen karışmam bak.”
On yedi
yaşındaydı. Hiç hayatında yumurta haşlamamış ya da pankek yapmamıştı. Annesinin
bu sofra için ne kadar emek verdiği hiç umurunda değildi.
“Kaç yaşıma
geldim hala baskı görüyorum”, diyerek çıktı evden.
Oysa hayatının sorumluluğunu her
alamadığında doğal olarak yetkiyi başkalarına devretmiş oluyordu insan..
Kahvaltını
hazırlayamadığında başkasının hazırladığını yiyebiliyor ancak.
“Yine aç
kaldık iyi mi? Keşke atar yapmadan bir reçelli ekmek atsaydım ağzıma”, diye
hayıflandı. Sonra yine kendine sinir oldu. Hem hayatım istediğim gibi gitmiyor,
hem açım, canım bir şey yapmak istemiyor ve dershaneye gitmek zorundayım. Bu
sırada çöp tenekesinin yanında bir kedi dikkatini çekti. Ne kadar da vakarla
oturuyordu. Sanki istediği her şey oluyormuş gibi başı dimdik duruyordu. “ İsteklerini
karşılayan bir anne babası olmadığı halde nasıl iyi olabilir?”, diye düşündü.
Sonra biraz izlemeye koyuldu. Canı istediğine miyavlıyor, istemediğine hırlıyordu.
Kiminin ayağına sürtünüp kendini sevdiriyor, ne isterse onu yapıyordu. Birden
bir ışık yandı Nazlı’nın kafasında. Ne isterse kendi yapıyordu, kimseden onu
sevmesini beklemiyordu. Eşini o seçip ona kendi sırnaşıyordu. İlişkiyi başlatan
ve seçen taraftı. İstemediğine de kolaylıkla tepki verip hırlayabiliyordu. Bu
kedi bile ilişkilerini benden iyi yönetiyor diye düşündü.
İnsanın doğadan öğreneceği ne çok
şeyi vardı..
Nazlı bu
sabah hiç fark etmediği bir şeyi öğrenmişti. İlişkide sorumluluk alan taraf
olabilmeyi. Kendini ifade etmenin doğal ve gerekli olduğunu.
Hayat her gün insana bir şeyler
öğretiyordu.
Yeter ki algılayan tarafta olmayı
seçsin.
Yeter ki merak etsin.
Öğrenmeye açık olsun.
Hayatımızda
karşımıza çıkan hiçbir şey tesadüf değil. Bir kedi bile.. Hayat öğrenmeyi
istemek ve direnmek arasında yaptığımız seçimlerle ya dününden daha iyiye
gidiyor ya da daha da istemediğimiz yönde karmaşıklaşıyor. Halbuki problemin
çözümü öyle basitti ki..
***
Her yaşanılan deneyim değildir.
Öğrenmeye açık olan
dününden daha mutlu ve başarılı olmak isteyen herkes henüz fark etmediklerini
fark etmek için
'Deneyimsel Tasarım
Öğretisi'
seminerlerinin en az
birine mutlaka katılmalı...
***
Algılamayı seçen tarafta olmak dileğiyle..emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilEmeginize saglik ...
YanıtlaSilNe kadar güzel bir duygu fark edebilmek...
YanıtlaSilInsan seçimlerinin sonucunu yaşar fakat hep dış dünyayı suçlar ve başkasından bekler.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık
Her yaşanılan deneyim değildir.Çok farklı bir cümle bu güne kadar duyduklarımın dışında her yaşanılan neydi öyleyse diye soru geliyor insanın aklına kaleminize sağlık.
YanıtlaSilRahatlık tuzağındaki insanın ahvali. Sorumluluk kimdeyse yetki de ondadır.
YanıtlaSilBazen seçim yapmaktan kaçarak korunduğumuzu zannediyoruz. Oysa ne güzel ifade edilmiş, seçmemek de bir seçimdir.. Seçmemiş olmamızın da sonuçları oluyor. Fark ettirdiğiniz için teşekkürler, elinize sağlık..
YanıtlaSil🤍
YanıtlaSil🤍
YanıtlaSilSeçmemek de bir seçimmiş. İnsan anlıyor.
YanıtlaSilÇok beğendim yazıyı. İnsanın kendisini ifade etmesi yani bir seçim yapması hem doğal hem de gerekli 🙂eğer bu seçimi ben yapmıyorsam benim yerime başkaları yapacak. O zaman da ben başkalarının seçtiği hayatı yaşamış olacağım Kendi hayatım yerine. Hayatımın sorumluluklarını almadığım zaman yönetilen olacağım. Hayata doğru tepkiyi vermek niyeti ve duasıyla...🌟🙂
YanıtlaSilMucize insanın kendisi ve yaşadıklarına bakışını değiştirmesi🌺
YanıtlaSilSeçmemekte bir seçim çok güzel bir farkediş oldu teşekkürler...
YanıtlaSilHayatımızda karşımıza çıkan hiçbir şey tesadüf değil. Bunun farkında olmak yol katar
YanıtlaSilYüreginize ve kaleminize sağlık 👏💐🕊
YanıtlaSilHer canlı görevini yapıyor ve akabinde sakin, sanki mutlu... İnsanın diğerlerinden bir farkı var; seçimi... Algılaması ve seçimini yapması onu güçlü de mutlu da kılan aslında. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilVerilen iradeyi doğru kullanmanın önemi ne de güzel anlatılmış. Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilHayatımızın kalitesini seçimlerimizin kalitesi belirliyor ;)
YanıtlaSilSeçmezsen seçilirsin... İstediğin yöne değil, hayatın senin için seçtiği yöne gidersin. Seçimlerimizin sorumluluğunu alırsak hayatta olgunlaşıyoruz. Elinize sağlık yazınız yeni açılımlar oluşturdu.
YanıtlaSilBen neyi seçiyorum?
YanıtlaSilMerak neredeyse algılama oradadır.
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌸
"Seçim yapmamakta bir seçim" çoğumuz bunun farkında değiliz teşekkürler farkındalık oluşturduğunuz için 👏
YanıtlaSilİnsan dışındaki canlılar görevini yapıyor ve sakinken insanın farkı seçimleri... Sonucu beni etkileyen iyi seçimler beni mutlu da eder. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilGünümüz insanının çoğunun hayatını özetleyen çok güzel bir yazı 👏🏻👏🏻
YanıtlaSilHer yaşanılan deneyim değildir, çok ama çok güzel
YanıtlaSilTabiatın dengesine bakarak çıkaracağımız çok dersler elinize saglik0102
YanıtlaSilHayattan ders çıkarmamız gerekirken biz hep tembelliğimizden dolayı sınıfta kalıyoruz. Sonra da niye istedigim birşey olmuyor diye hayiflanıyoruz. halbuki hayatta herşeyin bir karşılığı olduğunu öğrenmiştik derste.
YanıtlaSilFark edebilmek
YanıtlaSilBedelsiz mutlu olunmaz
YanıtlaSilBedelsiz tadin olmaz
YanıtlaSil❤️
YanıtlaSilellerinize sağlık..
YanıtlaSilSeçmemekte bir seçim. Hayat akıyor ve biz seçim yapmayarak kaçamıyoruz. Çünkü her seçim yapmadığımızda o boşluk bir şekilde doluyor. Doğru seçimleri yapmaya cesaret edebilmek dileğiyle.
YanıtlaSil