Analar tahtını yapıyordu da bahtını yapamıyordu.
Feyza da kendini bildi bileli şansızlar kervanından olmuştu.
Başka çocuklar anne babalarının biriciğiydi. Feyza’ysa kardeş kalabalığının içerisinde sıradan bir çocuktu ama o özel olmak, bir başka sevilmek istiyordu.
Esasında, bu isteği onu hırçınlaştırdığından, yatıştırmak için en fazla ilgiyi alan çocuk da o oluyordu ama o kendi payına düşenle değil, diğerlerine verilenlerle ilgileniyordu.
‘’Annem diğerlerinin tabağına daha fazla patates koymuş! Keşke hiç olmasalardı da hepsi bana kalsaydı.’’
Çaktırmadan ketçabın acılısından sıkıyordu ki ağızları yanarsa belki yiyemez kardeşleri, hepsi onun olur.
Feyza, onun olan hiçbir şeyi paylaşmak istemiyorken hayat ona böyle bir imkan tanımamış, etrafını rakiplerle donatmıştı.
Çocukluğu böyleyken yetişkinliği de farksız değildi.
Basbayağı şansızdı işte (!)
Yağmurda taksiye binmek istese, dolu olanlar onun önünden geçerdi. Bir kendini bilmez yere sakızını atsa, başkasına değil ona denk gelirdi.
Gittiği yerde, memurun ağırkanlısı onu bulurdu. İnternette acil işi olsa, sistemler yoğunluktan çökerdi.
İşlerini son dakikaya bırakması, yoğun zamanları tercih etmesiyle alakalı olabilir miydi yaşadıkları?
Yok, yok; bu iş tamamen şans, talih işiydi (!) Onun yıldızı alçaktı bir kere. Nedeni bilinmiyordu ama o bir kader kurbanıydı.
Kader neden onu seçmişti? Nesini beğenmemişti de garezi vardı Feyza’ya?
Kendi içinde gayet de iyi bir insandı; kalbi de temizdi. Dolayısıyla büyük haksızlığa uğruyordu.
O iyi şeyleri, kolaylıkları hak ettiği halde, hayat yeterince adil davranmıyordu.
‘’ Kıymetim bilinmedi, şansım yaver gitmedi ama yüzüm evliliğimden gülecek. Öyle aşık olacağız ki ikimize ait bir dünya kuracağız; herkes de bize imrenecek. Çünkü iyi şeyleri hak ediyorum! ’’
Tabi, evlilik aşamasında da bazı talihsizlikleri süregelmedi değil.
Kırk yılın başı birini beğenecek olsa, o da başı bağlı çıkıyordu.
‘’Güzel güzel adamların yanındaki şu kızlara da bakın hele! İnsanda çirkin şansı olacak ! Bizde o şans ne gezeerr...’’
Bazen de istediği standartları tutturamıyordu. Dengi bir türlü onu bulmuyordu.
‘’ Seçil’in kargosu komşusuyla karışmış da komşusunun kuzeni olan o doktor çocukla öyle tanışıp evlenmişler! Vallahi pes! Ben kargodan başımı alamıyorum; bir şey olduğu yok! Kısmetim bağlı benim! İnanmıyorsunuz ya bana; alın, görün işte!’’
Bu uzun bekleme sürecinde yaşanan her hezimet, Feyza’yı yıpratmış, ümidini zedeleyerek onu ‘’evde kalma’’ paniğine sokmuştu.
Böyle bir zamanda, karşısına Levent çıkmıştı.
Levent’in ailesi yurtdışında yaşıyordu. Dolayısıyla, müstakbel kocası yalnızca ona kalacak, hayalini kurduğu gibi bir evin biricik prensesi olmayı doyasıya yaşayabilecekti.
Böylece,’’bu fırsat kaçmaz’’ fikriyle aldığı evlilik teklifine hızla ‘’Evet!’’ dedi.
Feyza, onun olan hiçbir şeyi paylaşmak istemiyorken hayat ona böyle bir imkan tanımamış, etrafını rakiplerle donatmıştı.
Çocukluğu böyleyken yetişkinliği de farksız değildi.
Basbayağı şansızdı işte (!)
Yağmurda taksiye binmek istese, dolu olanlar onun önünden geçerdi. Bir kendini bilmez yere sakızını atsa, başkasına değil ona denk gelirdi.
Gittiği yerde, memurun ağırkanlısı onu bulurdu. İnternette acil işi olsa, sistemler yoğunluktan çökerdi.
İşlerini son dakikaya bırakması, yoğun zamanları tercih etmesiyle alakalı olabilir miydi yaşadıkları?
Yok, yok; bu iş tamamen şans, talih işiydi (!) Onun yıldızı alçaktı bir kere. Nedeni bilinmiyordu ama o bir kader kurbanıydı.
Kader neden onu seçmişti? Nesini beğenmemişti de garezi vardı Feyza’ya?
Kendi içinde gayet de iyi bir insandı; kalbi de temizdi. Dolayısıyla büyük haksızlığa uğruyordu.
O iyi şeyleri, kolaylıkları hak ettiği halde, hayat yeterince adil davranmıyordu.
Bütün bu yaşadığı acılara rağmen ümit doluydu. İleride zalim kader de yaptığı hatayı anlayacak; yıllardır ona tanımadığı talihi bolca sunacaktı.
‘’ Kıymetim bilinmedi, şansım yaver gitmedi ama yüzüm evliliğimden gülecek. Öyle aşık olacağız ki ikimize ait bir dünya kuracağız; herkes de bize imrenecek. Çünkü iyi şeyleri hak ediyorum! ’’
Tabi, evlilik aşamasında da bazı talihsizlikleri süregelmedi değil.
Kırk yılın başı birini beğenecek olsa, o da başı bağlı çıkıyordu.
‘’Güzel güzel adamların yanındaki şu kızlara da bakın hele! İnsanda çirkin şansı olacak ! Bizde o şans ne gezeerr...’’
Bazen de istediği standartları tutturamıyordu. Dengi bir türlü onu bulmuyordu.
‘’ Seçil’in kargosu komşusuyla karışmış da komşusunun kuzeni olan o doktor çocukla öyle tanışıp evlenmişler! Vallahi pes! Ben kargodan başımı alamıyorum; bir şey olduğu yok! Kısmetim bağlı benim! İnanmıyorsunuz ya bana; alın, görün işte!’’
Bu uzun bekleme sürecinde yaşanan her hezimet, Feyza’yı yıpratmış, ümidini zedeleyerek onu ‘’evde kalma’’ paniğine sokmuştu.
Böyle bir zamanda, karşısına Levent çıkmıştı.
Levent’in ailesi yurtdışında yaşıyordu. Dolayısıyla, müstakbel kocası yalnızca ona kalacak, hayalini kurduğu gibi bir evin biricik prensesi olmayı doyasıya yaşayabilecekti.
Böylece,’’bu fırsat kaçmaz’’ fikriyle aldığı evlilik teklifine hızla ‘’Evet!’’ dedi.
Yıllar yılları kovaladı. Feyza, on beş yıllık evli, mutsuz bir kadın oldu. Mutsuzluğunun sebebini ise eşine bağlıyordu. Kendince üzerine düşeni fazlasıyla yapmakta; bütün kusursa ilgisiz kocasındaydı.
Aklında sürekli şu soru vardı:
‘’Neden her şeyi yapıyor olmama rağmen mutsuzum?’’
‘’Neden hiç bir şey benim istediğim gibi olmuyor?’’
‘’Neden hiç bir şey benim istediğim gibi olmuyor?’’
Eşini seviyordu ama eşinin sevgisinden emin değildi ve bu onu huzursuz ediyordu.
Levent, mecbur kalmadıkça konuşmayan bir adamdı. Ne yapıp ettiyse, onun bu huyunu değiştirememişti.
Meğer o ilk tanıştıkları zamanki sessizliği, gizemli halleri çekindiğinden değilmiş; yapısı öyleymiş.
Feyza’ysa sevgisini ifade edebilen biriydi: “ Seni seviyorum aşkım” ı defalarca söylemişti eşine; dolayısıyla aynısını karşısındakinden bekliyordu.
Oysa hayatın insana istediğini, istediği şekilde verme mecburiyeti yoktur.
Bu gibi sebeplerden Feyza, sevilmediğini düşünüyordu ve peşini bırakmayan kötü talihinden yakınıyordu:
‘’ Şansa bak. Payıma işkolik adam düştü. İşinin çeyreği kadar benimle ilgilenmiyor ki...’’
Hak ettiği ilgiyi ondan çalan başka insanlar değil; yeni rakibi bir ‘’iş’’.
Levent, mecbur kalmadıkça konuşmayan bir adamdı. Ne yapıp ettiyse, onun bu huyunu değiştirememişti.
Meğer o ilk tanıştıkları zamanki sessizliği, gizemli halleri çekindiğinden değilmiş; yapısı öyleymiş.
Feyza’ysa sevgisini ifade edebilen biriydi: “ Seni seviyorum aşkım” ı defalarca söylemişti eşine; dolayısıyla aynısını karşısındakinden bekliyordu.
Oysa hayatın insana istediğini, istediği şekilde verme mecburiyeti yoktur.
Bu gibi sebeplerden Feyza, sevilmediğini düşünüyordu ve peşini bırakmayan kötü talihinden yakınıyordu:
‘’ Şansa bak. Payıma işkolik adam düştü. İşinin çeyreği kadar benimle ilgilenmiyor ki...’’
Hak ettiği ilgiyi ondan çalan başka insanlar değil; yeni rakibi bir ‘’iş’’.
Kocasının neden aklı fikri işteydi? Neden onun için deli olmuyordu? Sürprizler, tatlı sözler, tutkulu bir aşk neden olamadı aralarında?
Bu problem Feyza’nın tüm hayatını etkiliyordu; fakat derdini eşine ne kadar anlatırsa anlatsın asla karşısındakinde bir değişiklik oluşturamıyordu.
‘’Benimle ilgilen!!’’ temalı konuşmalar yaptıkça, karşısındaki adeta duvara dönüşüyordu.
‘’Mermerden bir heykelle evlenmiş olsam, daha farklı hissetmezdim. En azından heykelin yıkanıp ütülenecek çamaşırları, akşama hazırlanacak sofra derdi yok!’’
Yıllarca çözümü, kendisi dışında her yerde aramıştı. Falcılar, psikologlar, aile danışmanları...
Tam da bu düşüncelerle boğuştuğu bir dönemde, Serra’yla bir arkadaş ziyaretinde karşılaştılar.
Serra o kadar değişmişti ki, Feyza, merakla bunu nasıl başardığını sordu; o da katıldığı seminerden bahsetti.
Duydukları Feyza’yı sarsmıştı:
‘’Bulduğun çözümlere rağmen problemin gitgide büyümeye devam ediyorsa, çözümün gerçek değil sahtedir.’’
Problemler insana yaşasın diye değil, çözsün ve marifet kazansın diye gelir. İnsan yaşadığı problemlere doğru tepkiler vermediğinde bunalır; oflanır puflanır. Bu demektir ki benzer bir problemi tekrar yaşayacak; hatta daha sonra tekrar yaşayacak. Ta ki doğru tepkiyi verip öğrenmesi gereken şeyi öğrenene dek... En önemlisi de çözümün sadece kendisinde olduğunu fark edene kadar...
‘’Gerçek çözüm insanın bizzat kendisinde; sahte olansa, kendisinin dışında olan her şeyde...
Her ne sorun yaşıyorsan, anahtarı sende...’’
Bu problem Feyza’nın tüm hayatını etkiliyordu; fakat derdini eşine ne kadar anlatırsa anlatsın asla karşısındakinde bir değişiklik oluşturamıyordu.
‘’Benimle ilgilen!!’’ temalı konuşmalar yaptıkça, karşısındaki adeta duvara dönüşüyordu.
‘’Mermerden bir heykelle evlenmiş olsam, daha farklı hissetmezdim. En azından heykelin yıkanıp ütülenecek çamaşırları, akşama hazırlanacak sofra derdi yok!’’
Yıllarca çözümü, kendisi dışında her yerde aramıştı. Falcılar, psikologlar, aile danışmanları...
Tam da bu düşüncelerle boğuştuğu bir dönemde, Serra’yla bir arkadaş ziyaretinde karşılaştılar.
Serra o kadar değişmişti ki, Feyza, merakla bunu nasıl başardığını sordu; o da katıldığı seminerden bahsetti.
Duydukları Feyza’yı sarsmıştı:
‘’Bulduğun çözümlere rağmen problemin gitgide büyümeye devam ediyorsa, çözümün gerçek değil sahtedir.’’
Problemler insana yaşasın diye değil, çözsün ve marifet kazansın diye gelir. İnsan yaşadığı problemlere doğru tepkiler vermediğinde bunalır; oflanır puflanır. Bu demektir ki benzer bir problemi tekrar yaşayacak; hatta daha sonra tekrar yaşayacak. Ta ki doğru tepkiyi verip öğrenmesi gereken şeyi öğrenene dek... En önemlisi de çözümün sadece kendisinde olduğunu fark edene kadar...
‘’Gerçek çözüm insanın bizzat kendisinde; sahte olansa, kendisinin dışında olan her şeyde...
Her ne sorun yaşıyorsan, anahtarı sende...’’
İnsan mutlu olmak ister, başarılı olmak ister.
Ancak bunun için ihtiyacı olan gerçekleri ve çözümleri çoğu zaman bilmez..
Üstelik ihtiyacımız olan çözümler bizde olduğu halde...
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminer programları hayatta mutlu ve başarılı olmamız için ihtiyacımız olan bilgileri aktarır. Kendi içimizde olan çözümleri fark etmemizi sağlar..
***
Kim Kimdir
İletişimde Ustalık
Başarı Psikolojisi
***
Aradığın Neyse, O Sende...
Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi
on
Aralık 31, 2022
Rating:
Disarda aradığımızin bizde olmasi kaybettiğimizi doğru yerde aramak yazarın eline sağlık
YanıtlaSilTüm sorunlarımız aslında insanın, iletişimin, ilişkinin gerçeğini bilmediğimizden kaynaklanıyor 😔
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilBu değerli eğitimin ilk aşaması olan "Kim kimdir" ı aldım. Hayatımın her alanında faydasını gördüm ve inşallah görmeye devam ederim. Dilim döndüğünce çevremdekilere aktarmaya çalışıyorum. Evlenmeden önce bu bilgilerin öğrenilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Keşke bana da o zaman nasip olsaydı diye düşünmeden edemiyorum:) Evet aslında hayat çok zor değil soruların yanıtları da kendi içimizdeymiş.
YanıtlaSilBizim dışımızda herkes suçlu.Bu kursla öğrendik ki asıl suçlu biziz.
YanıtlaSilGerçek çözüm insanın bizzat kendisinde; sahte olansa, kendisinin dışında olan her şeyde...
YanıtlaSilHer ne sorun yaşıyorsan, anahtarı sende...
İçinde boğulduğumuz problemlerimize çözüm bulabilmek dileğiyle..
YanıtlaSilHerşey bizim iç dünyamızda yani beklentiyi orada tutmak gerekiyor.
YanıtlaSil] Selma Drn: abla uzun uzun yorum yapamam ama kendi içimizdeki gerçeği gerçekten bilmemiz den geçer zahiri ve batını dosdoğru bilmek ama anlatamamak .., kelimele dökememek hissederiz maddeye sığdıramayız işte..
YanıtlaSilGerçek olan problemin, çözümü de yanı başındadır...
YanıtlaSilKaleminize emeğinize yüreğinize sağlık
Okadar hayatın içinden bi durumki şifa oluyor ve yol gösteriyor emeğinize saglik
YanıtlaSil"Gerçek çözüm insanın bizzat kendisinde; sahte olansa, kendisinin dışında olan her şeyde...
YanıtlaSilHer ne sorun yaşıyorsan, anahtarı sende...’’
Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.
Çözümün kendimize bağlı olduğunu bilirsek, hayatımızı tekrar dizayn edebiliriz. Bunun için özellikle şu dönemde herkesin Deneyimsel Öğreti eğitimlerine ihtiyacı olduğunu gözlemliyorum.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilElinize sağlık.
YanıtlaSilSadece; Gerçek ve Sahte Problemin ne olduğunu bilmek bile hayatınızı değiştirebilir.İyi ki varsın DTÖ.
gerçek problemini görenlerden olmak dileğiyle, kaleminize sağlık...
YanıtlaSilKendimize bakmayı anlatan güzel bir yazı olmuş elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilHayatta her olumsuz şeyin bize geldiğini düşünmek bizi sürekli mutsuz eden, aşağıya çeken bir zan. Aslında hayat sorduğu sorularla marifetlenmemizi istiyor. Umarım çözebiliriz..
YanıtlaSilÇözümün bende olması insanı motive eden bir durum. Özgüveni de artırır.
YanıtlaSilZeynep
YanıtlaSilÇok doğru cümleler. Herşey kendi içimizdeki kabul edişte ...
Çok güzel
YanıtlaSilİnsanları tanımak, kendini tanımak
YanıtlaSilBeklentileri yönetmek ne kadar önemli
Yoksa yanlış tepkilerle, mutsuzlukla bir ömür geçiyor
İyi haber: Şansız değilsek kadere küsmek yerine yapabileceğimiz birşeyler var demektir:)
YanıtlaSilÇok Güzel ellerinize sağlık
YanıtlaSilKaleminize kuvvet, emeklerinize sağlık🌸
YanıtlaSilBulduğunuz çözümlere rağmen probleminiz büyüyorsa, çözüm sahte demektir... Muhteşem
YanıtlaSilKaderle çabanın anlaşması var bu anlaşmayı bazen bilmediğimiz de yolumuz değişir iyiki bu eğitim var yolumuzu tekrar bulmamıza yardım ediyor :)
YanıtlaSil‘’Bulduğun çözümlere rağmen problemin gitgide büyümeye devam ediyorsa, çözümün gerçek değil sahtedir.’’
YanıtlaSilKendimize bakarsak kazaniriz..problemin birinci kaynağı biziz...kendimize bakıp düzeltip yol alacağız ...
YanıtlaSilProblemlerin büyüyorsa çözümün gerçek değil sahtedir. Emeginize sağlık
YanıtlaSilEllerinize sağlık hocam
YanıtlaSilGüzel bir yazı.🦋
YanıtlaSilProblemlerimize gerçek çözümler bulmak dileği ve duasıyla... Emeğinize sağlık Çok güzel bir yazı olmuş. Çözüm, anahtar kişinin kendisindedir dış dünyada değil.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş .. Ben değiştirsem dünyam değişir
YanıtlaSilProblem çevremizde değil, bizdeymiş. Birileri sen suçlusun, problem sende dese hayatta dinlemez, hak vermezdik. Bu nasıl bir eğitim ki hem dinliyor hem tavsiye ediyoruz 💐
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilEllerinize saglik
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilAradığın ne ise o sende… öyle güzel yazılmış ki .. kaleminize sağlık bir solukta okundu🌿
YanıtlaSil