
Hayatta her şeyin bir kabuğu, zarı var. Kabuğu olmayan hiçbir şey büyüyemez.
Tohumun kabuğu
Ağaç gövdesinin kabuğu
Yaprağın onu saran zarı
Yumurtanın onu koruyan kabuğu
Meyve, sebzelerin, portakalın kabuğu
Bebeğin plasentası
İnsanın derisi…
O kabuğun altında da katmanlar, zarlar var… Adeta örtü üstüne örtü…Koruma üstüne koruma…
Portakalın kabuğunun altında bütün beyaz lifli bir zar, onun altında bir zar, sonra her bir dilimi çevreleyen zar… O kabuklar sayesinde besin değerini, vitaminini korur bir portakal. Portakalın kabuğunu soyup bir kenara bıraksak hemen bozulur, besin değeri kaybolur…
Yumurtanın en az beyazı ve sarısı kadar kıymetlidir kabuğu. O kabuk hem yumurtanın büyümesini sınırlandırır hem de yumurtayı korur. Çatladıktan sonra o kabuk, yumurtadan söz edilebilir mi hiç?
Hem büyümenin hem sınırlandırmanın sebebi “KABUK”
Her kabuk büyümeyi yavaşlatır. Ama her kabuk, her zar, aynı zamanda büyümenin sebebidir.
İnsanı dış faktörlerden koruyan gözle görülebilen bir kabuğu, derisi, olduğu gibi ilişkilerinin ticaretinin de bir kabuğu var. Hem ilişki ve ticaretinde insanı sınırlandıran hem de onu koruyan bir kabuk: “AHLAK”
İnsanın belirli bir disiplinde hareket etmesi hamlelerini sınırlar, insanı zorlar. Ama o hamlelerin değerini koruyan, bozulmasını engelleyen, varlığını sürdüren asıl sebep de o ahlak kabuğudur… Tıpkı yumurtanın, portakalın, bebeğin kabuğu gibi…
Güzelliğin ve Gücüğün Kabuğu
Zor gelir güzel bir kızın güzelliğinin üstünü örtmesi, kabuğunun olması… İnsan kendinde olan güzellikleri sergileyip ilgi, sevgi, saygı almak isteyen bir canlı nihayetinde. Sakınmaları zorlasa da insan kendisini kıymetli kılan şeyleri kabuğuyla koruyabilir… İnsanın güzelliğini, çekiciliğini koruyup kıymetlendirmesi somut ve soyut güzelliklerini bir kabukla örtüp korumasıyla mümkün.
Çok güzel bir gülüşü, göz süzmesi var… Bir görsen bir ömre bedel… Yok ama göremezsin çünkü herkese değil o bakışlar, gülüşler, cilveler… Tıpkı kabuğuna çekilen inci gibi…Kıymetlidir bir inci onu var eden kabuğunun içerisinde… Onu sınırlandırır kabuğu ama onu o dalgalar içinde korunaklı kılar… Ya da bir adamın gücünün üstünü örtmesi... Zor gelir insana gücünü göstermemesi, üzerini örtmesi. İstediği gibi hareket edemez, sergileyemez gücünü kabuğu varsa…Ama o kabuk onu korur…
Kaygıyı alan, problem çözen bir adam… Bir görsen kahramanım… Yok ama göremezsin çünkü herkesin kahramanı değil, her yere savurmuyor gücünü… Ağacın gövdesinin kabuğunun onu koruması gibi… Sağlam ve serttir gövdenin kabuğu… Ama o kabuk zarar görünce gövde işlevini yerine getiremez, kökten dala iletim gerçekleşemez ve ağaç ölür…
Bir bebeğin oluşumunu sağlayan zarıdır. Bir yumurtayı yumurta yapan şey kabuğudur. Bir ilişkinin oluşumunu sağlayan “Ahlak” da öyle.
İlişkileri belirli bir ahlak içerisinde yürütmek zordur. Belirli bir disiplinde tanışıp, vakit geçirip birbirine uygun olup olmadığını anlamak... Sınırlandırır insanı ahlak kabuğu. Bir yandan da korur o kabuk ilişkiyi ve ilişki kuracak olanları…
Eski ilişkileri kıymetli kılan da bu kabuk değil miydi? Öyle her an birbirlerini göremez, özlem duyarlardı. İstedikleri gibi vakit geçiremez, dokunamaz, konuşamaz, bakamazlardı gözlerinin içine… Hayaller kurarlardı kavuşmak için birbirlerine. İnsanları koruyan ahlaki değerleri, kabukları vardı ilişkilerinde...
Bir araya gelip ilişki kurarken de önce o ilişkinin kabuğunu oluşturuyorlardı. O ahlaki değerler, sınırlar içerisinde tanışıyorlardı… Zor ama kıymetli… Zor ama senelerce bir yastıkta var eden… Zor ama birbirlerine karşı kıymetlerini artıran… Zor ama vazgeçilmez kılan…
Ticaretini belli bir ahlak içerisinde yapmak zordur… Dürüst olmak, adil fiyatlandırma yapmak, alın teri ile kazanmak… Sınırlandırır insanı dürüst esnaf olmak. Her ürünü almaz, her ürünü satmaya çalışmaz müşterisine. Derdi müşterisine çok ürün satmak değildir, müşterisi Ayfer hanımın ayağına uygun olan ayakkabıyı vermektir. O ahlak kabuğu sınırlandırsa da satışlarını esnafın, vazgeçilmez kılar onu. Müşterisi her ihtiyacı olunca o esnafa koşar, eşine dostuna onu önerir. Bilir ondan aldığı ürünün onu rahat ettireceğini… Zor ama kıymetli…. Zor ama mahallede senelerce köşebaşındaki dükkânı var eden… Zor ama birbirlerine karşı güven veren… Zor ama vazgeçilmez kılan…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. Aynadaki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Ahlak… uzun süreli ilişiklerin olmazsa olmazı…
YanıtlaSil