Bir şurada gördüğüm hayatlara bak, bir de benimkine!
Merve yine üzgündü. Derin bir nefes vererek sosyal medyadan çıkış yapıp telefonunu masaya bıraktı. Yanında annesi vardı ve öğütler veriyordu. Ama Merve annesinin dediklerine konsantre olamıyordu. Yine morali bozulmuştu. Aklı sosyal medyada izlediği hikâyelerdeydi. Arka odadan çocukların kavga sesleri daha da artmaya başlamıştı. Hemen ardından üç yaşındaki çocuğu ağlayarak yanına geldi. Çocuk ağladıkça Merve daha da sinirlendi. Bastıramadığı öfkesini çocuğundan çıkardı. Çocuk bu sefer daha çok ağlayarak anneannesinde teselli aradı.
Merve ise kendini daha da mutsuz hissediyordu. Çünkü hiçbir şey istediği gibi gitmiyordu.
Hiçbir gerçek insanın hayal ettiği ile baş edemez.
'Milletin çocuğu bu yaşta yabancı dil konuşuyor, sen daha ancak bizim
isimlerimizi sayıkla!' dedi.
Annesi onu sakinleştirip, 'Kızım, neden böyle konuşuyorsun, yazık değil mi çocuğa?' dedi.
Merve ise sitemli şekilde;
'Bana yazık değil mi? Milletin her çocuğuna ayrı bakıcısı var, bense iki
çocuğa kendim bakıyorum. Bir de herkes özel okula gönderiyor, biz de erzak parası
yetecek mi diye dertlenip duruyoruz. Sabrım kalmadı anne!
Başkaları arkadaşlarıyla kafelerde çay, kahve
keyfi yaparken ben evi temizleyim, yemeği pişireyim, gömlekleri ütüleyim,
aksama kadar çocuklara bakayım, diye didinip duruyorum. Kendime az bir vakit
bile ayıramıyorum, hangi birine yetişeyim şaşırıyorum..' diye içini dökmeye
başladı.
Annesi hem üzgündü hem de anlam veremiyordu Merve’nin dert edindiklerine..
'Üzüldüğün şeye bak yavrum. İnsanlar sosyal medyada sadece göstermek istediklerini paylaşıyor. Gerçek hayatlarını paylaşmıyorlar ki.. Kendi hayatını o sahte hayatlarla kıyaslıyorsun. Kamera arkasında neler yaşadıklarını biliyor musun? Senin çocuklarınla çok güçlü bağın var ve her özel anına şahit oluyorsun. Çok becerikli ve pratiksin üstelik. Bir güne neler sığdırabiliyorsun. Ev işlerini kendin halledebiliyorsun ve ben evine geldiğimde bir şeye yardım etmeme bile gerek kalmıyor. Çünkü her şeyi yapıyorsun. Eşin de mutlu daha ne olsun?'
Merve annesinin sözünü keserek;
'Ali mutlu ama ben değilim. Başkalarının eşleri sürekli güllerle eve
geliyor. Ali bana hiç değer vermiyor!'
Annesi kızının bu söylediklerine yine anlam veremedi.
Çünkü o toz pembe hayatlar gibi değildi gerçek hayat..
'Kızım, gerçekten hiç mi kıymet vermiyor? İşten sonra eve geldiğinde her gün halini hatırını sormuyor mu? Her gün aksam yemeğinden sonra marifetlerini takdir edip övmüyor mu? Ailesinin rahat etmesi için gece gündüz çalışmıyor mu?
Bırak başkalarının paylaştığı hayatları.. Benim komşunun gelini de eşine
zorla çiçekler, hediyeler aldırıp sayfasında paylaşıyordu. Oysa evde sürekli tartışıyorlardı.
Bir arkadaşımın avukat tanıdığı da söylüyordu; o çok hayran hayran izlenilen hayatlarda her şeyi tozpembe gösteriyorlar. Ama gerçekte hiç de öyle yaşamıyorlar. Neden kendi hayatını internette gördüğün hayatlarla kıyaslıyorsun ki?'
İşin doğrusu neydi?
Merve artık susmuştu. Annesinin söylediklerini düşünüyordu. Aslında haklıydı. Uzun süredir kendi hayatına odaklanmayıp sürekli internette geziniyordu. O da biliyordu o eşlerin o hediyeleri almadığını…. Ya asistanlarına aldırdığını ya da eşlerini zorlayarak aldırdıklarını az çok tahmin ediyordu. Ali’nin aslında güller, hediyeler yağdıran biri olmasa da, kendisine gerçekten değer verdiğini o da biliyordu. Çocuklarıyla geçen vaktin ne kadar kıymetli olduğunun Merve de farkındaydı. Bu kadar gösterişli hayatların, bu kadar zayıf aile ve dostluk bağları olması onun da tuhafına gidiyordu. Aslında maddiyatları belki gerçekte öyle değildi ama maneviyatlarının diplerde olduğu belliydi..
Bir anda geçmişte yaşadıkları da gözünün önüne geldi Merve’nin… Ali ile evliliklerinin ilk haftasında mobilya yetişmediği için yer yatağında uyuduklarında ne kadar da mutlulardı. O zamanlar televizyonları da yoktu ama aksam sohbetleri çok keyifliydi… Kendi kendilerine yetiyor ve gayet güzel eğleniyorlardı. Şimdi ise gösterişli ama gerçekte yaşanmayan hayatların kıyaslarıydı aslında dengeyi bozan…
Düşündü..
'Acaba dışarıda göründüğü gibi değil miydi her şey?'
Merve kafasındaki bu soruları cevaplamaya çalışırken kendisine gelip ayağa kalktı. Hakkını vererek üzerinde düşündüğünde içinde bir rahatlama, omuzlarında bir hafifleme hissetti. Yüzünde mimiklerine de yansıyan tatlı bir gülümseme ile,
'Anne gel bir keyif kahvesi yapayım sana!'
Kızının rahatlamasından
mutlu olan anneye de yansıyan gülümseme
ile ‘Canım kızım, önemli önemli olan
başkasının ya da sosyal medyadakilerin gösterdiği sahte hayat değildir.
Önemli olan kendi gerçek hayatınla ilgilenmen ve elindeki imkânların kıymetini
bilmen.
'Bak, hemen nasıl güldü yüzün!…'
&
O kadar çok sahtelik gösteriyorlar ki bize, önümüzdeki gerçekleri göremez oluyoruz ne yazık ki... Bu güzel, hatırlatan yazı için teşekkür ederiz.
YanıtlaSilgösterişli ama gerçekte yaşanmayan hayatların kıyaslarıydı aslında dengeyi bozan…Gerçekte yaşanmayan hayatlar olduğunu fark ettiğimizde başlıyor insanın kendi içine dönüp bakması..
YanıtlaSilHangimiz yaşamadık ki benzer duyguları, sosyal medyanın olmadığı o zamanlara ışınlanmak istiyorum mümkünse🥺 gerçek dünyada kendi gerçeklerimizin peşinden gitmeyi unutmayalım ins🙏🏻
YanıtlaSilİnsanın gözünün önündeki güzelliği fatkettirmeyecek kadar sahte kıyaslara düşmesi, dengenin şaşması. Sorularıyla düşündüren, bilincimizi açan annelerimiz, arkadaşlarımız, hocalarımız, böylesi güzel yazarlarımızla bol keyifli kahvelerimiz olsun.🌸
YanıtlaSilHiçbir gerçek insanın hayal ettiği ile baş edemez. Çünkü tıpkı yukarıda yazılan gibi "Çünkü o toz pembe hayatlar gibi değildi gerçek hayat.." o zaman herkesin gerçeği kucakladığı bir hayatı yaşaması nasıl mümkün olacak?. Elinize sağlık
YanıtlaSilEliniz sağlık, ne güzel açıklamışsınız. Sosyal medya gerçekten günümüzün en büyük problemlerinden biri. Sosyal medya hesaplarımı kapatmamdaki tek ve en büyük sebep: samimiyetsizlik…
YanıtlaSilGünümüzde birçok evlilik bu sebeplerden dolayı maalesef bitiyor. Keşke her anne bu şekilde bilinçli olsa.Tekrar düşünmemizi sağladığınız için teşekkürler…
YanıtlaSilGerçek hayatla bağ kurmama aracı olduğunuz için teşekkür ederim ☺️
YanıtlaSilDışarıda gösterilen toz pembe hayatlarin göründüğü gibi olmaması ve insanın buna inanıp mutsuz olabilmesi ne acı ...
YanıtlaSilNe güzel anlatılmış...
Gerçek ve sahte hayatlar. Ne güzel hatırlatma oldu. Sağolun🌸
YanıtlaSilYazıyı okuyunca annemin bir özü aklıma geldi. Dışı seni yakar içi beni yakar...işin gerçeğini bilmeyince böyle oluyor...
YanıtlaSilİnsanın kıyası dış dünya ise mutlu olması mümkün degil.. Düsmani hep dışarda arıyoruz.
YanıtlaSilElinize sağlık güzel bir yazı olmuş 👍
YanıtlaSilÇok güzel çok beğendim
YanıtlaSilÇok güzeldi ... sanki benden hatta bizden bahsediyordu.günümüzde malesef insanların çoğu bu durumda..ne güzeldi eski günler...
YanıtlaSilMalesef çağın hastalığı, sosyal medya bağımlılığı. Kaleminize sağlık, çok güzel ve düşündürücü bir yazı..
YanıtlaSilHerkes karşı pencereye güneşin vurduğunu görür ama kimse içerde ne olduğunu bilemez
YanıtlaSilElinize sağlık şu anda normalleşen şeyleri ne güzel anlamışsınız.
YanıtlaSilÇok yakın bir zamanda o pembe hayatları nasıl yaşadıkları ortaya çıkmadı mı zaten?
YanıtlaSilSahte hayatlar ne kadarda çekici geliyor insana. Ama yaklaşınca da çok can yakıcı. Gerçeği farkedip yaşayabilen olmakmış aslında huzur denilen şey… Emeğinize sağlık…
YanıtlaSilNe güzel anlatmış günümüz gercegini 👍
YanıtlaSilMutluluğu sahte yaşamlarda aramak insanı mutsuz kılıyor.
YanıtlaSilSahte hayatlara bakıp elimizdekilerin kıymetini bilmiyoruz. Maalesef. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSil🫠🪷çok güzel bir yazı
YanıtlaSil