Öyle bir zamandayız ki; insanlar üzüntüden, üzülmekten, her türlü olumsuz histen, akrepten kaçar gibi kaçıyorlar. Her olumsuzluk üzerimize yapışacak ve bizi ömrümüz boyunca aşağı çekecek zannediyoruz.
Hayatlarımızı lunaparka çevirmeye çalışmakla geçiyor günlerimiz…
Çocuklarımızı da aynı hayata dâhil ettik… Hiçbir olumsuzlukla karşılaşmalarına izin vermeden, tüm üzüntülerini yok ederek, sorumluluklarını biz üstlenerek, problemlerini biz çözerek, zannediyoruz ki sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştireceğiz.
Hâlbuki üzüntü sağlıklı bir histir. İnsanların belli durumlarda üzülmeleri gerekir. Yakını vefat eden birinin sakinleştiriciye değil, üzüntüsünü yaşamaya ihtiyacı vardır. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki; anlık olarak yaşadığımız üzüntü, dopamini yani ödül hissi ve mutluluk hissi veren hormonumuzu aşağı çekse de üzüntü bittiğinde, başlangıç noktasından daha yüksek derecede salgılanıyor.
Yani insanın genel olarak mutlu ve keyifli bir hayatının olmasının sırrı anlık üzüntülerde… Üzüleceği her yerden yüz çevirmekte değil… Hayatımız her an ödüllerle dolu olursa, sürekli hazlarla, olumlu hislerle dolu olursa, sürekli salgılanan dopamine karşı vücut duyarsızlaşır ve beyin bir türlü mutlu hissedemez.
Çoğumuz çocuklarımıza depremi anlatmamayı seçtik. “aman canım okulda öğretmeni anlatsın” dedik.
Deprem ile ilgili bir bilgi geldiğinde kanalı değiştirdik, soru sorduklarında geçiştirdik. Onları kafalarındaki soru işaretleri ve korkularıyla baş başa bıraktık…
Hâlbuki çocuklarımızın depremi bilmeye ihtiyacı var.
Çocuklarımızın yaşı oranında depremi yaşayan çocuklar için, insanlar için üzülmeye ve sonrasında “onlar için ne yapabilirim” diye düşünmeye ihtiyacı var.
İnsan olabilmek için başkasının üzüntüsüne üzülebilmeyi bilmesi gerekir bir çocuğun aslında…
Çünkü başkalarının acısına duyarsız bireyler, topluluk duygusu oluşmamış toplumlar meydana getirir.
Herkesin kendi için uğraştığı bencil yaşam tarzları olan toplumlarda, maddi olarak iyileşmeler var gibi gözükse de ruhsal olarak çok büyük sorunlar yaşanır.
Bu tarz toplumlardaki halkın çoğunun intihara meyli olduğunu görürüz… Sapkınlıkların arttığını görürüz.
Çünkü “Dur! Napıyorsun sen?” diyecek, onu bozulurken tutacak, duyarsızlığın belirtilerini gösterdiğinde ona doğru yolu gösterecek kimsesi yoktur etrafında…
Demek ki; mesele üzülmemek veya üzüntüyü engellemeye çalışmak değil, doğru şeylere üzülmek…
Üzüldüğü şeylerin de gerçek olması asıl mesele..
Üzülmeye Hakkımız Yok mu ?
Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi
on
Ağustos 02, 2023
Rating:
Üzülmek gerektiğini hiç düşünmedim, hep mutlu olmak zorunda hissediyordum, çok güzel bir bakış acısı olmuş
YanıtlaSilÜzülmemiz bile gerçek değil:(
YanıtlaSilİnsan seçebilen bir canlı.
YanıtlaSilElinize sağlık.
Gerçekten deprem zamanı annelerden en çok duyduğum şey buydu, psikolojileri bozulacak diye sorularına cevap bile vermediler, zihinlerde daha da büyüyor bu sefer… açıklayabilmemiz gerekiyor çocuklara
YanıtlaSilEmeğinize sağlık Hocam, ne güzel ifade etmişsiniz🌺
YanıtlaSilEmeğinize sağlık 🍀
YanıtlaSilGercek ile sahteyi ayriştırabiliriz inşaAllah
YanıtlaSilAnlık kazançlar, toplamda zararları ile karşımıza çıkıyor. Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilİnsan olmak üzülebilir olmayı gerektirir. Sevinmek ne kadar doğal bir duygu ise, üzülmekte o kadar doğal ve sağlıklıdır. Elinize sağlık
YanıtlaSilÜzülmeye kimsenin tahammülü yok üzülmemek için insan yemediği halt ta yok
YanıtlaSilHazza cazza koşarak anlık mutlu olduklarını zannediyorlar
doğru şeylere gercekler üzülmek İnşALLLAH
YanıtlaSildoğru şeylere gercekler üzülmek İnşALLLAH
YanıtlaSilEmeğinize sağlık...çok güzel yazı...
YanıtlaSilHayat inişler ve çıkışlarla da olsa yaşamaya değer. İnsan olmak, başkalarının derdiyle dertlenmek ve ihtiyaç gören olabilmektir.
YanıtlaSilÜzüntümüzü bastırmaya çalıştığımız, toz pembe hayatları yaşadığımızı göstermek için çabaladığımız şu dönemde aslında üzülmenin ne kadar doğru olduğu ne güzel anlatılmış.
YanıtlaSil"Demek ki; mesele üzülmemek veya üzüntüyü engellemeye çalışmak değil, doğru şeylere üzülmek…
Üzüldüğü şeylerin de gerçek olması asıl mesele.."
Emeğinize sağlık
Her günümüzü lunaparkta geçirmeye çalıştığımız okadar güzel betimleme ki bir süre sonra o lunaparktaki sahte,geçiçi mutlulukların kölesi oluyoruz.Lunaparkın dışındaki hayatın bize kattığı değerlerin farkına varmak dileği ile...Kaleminize sağlık
YanıtlaSilKactigimizi,kapattigimizi sandik....
YanıtlaSilMaalesef çocuklarımızı gerçek hayatın çok dışında zorluk yaşamasına müsade etmeden büyütüyoruz, hayatı toz pembe sanıyorlar... Bu sefer büyüyüp hayata atılınca asıl travma orada başlıyor ... Zorluk çekmesin, üzülmesin diyerek yetiştirdiğimiz çocuk daha üzülecek durumlarla karşılaşıyor....
YanıtlaSil🤍
YanıtlaSilSon zamanlarda karşılaştığım en doğru tespit ve gerçekçi yaklaşım bu olmalı.
YanıtlaSilHayali hedefleri oldurtmaya çalışmak çok yorucu.
Okumak bile stresimi azalttı.
Teşekkürler.
Mesele doğru şeylere sevinebilmek...
YanıtlaSilDoğru şeylere üzülebilirmek...
Doğru yepki
Emeginize saglik. Çok dogru insan üzüntüsünü yaşamali ki sonrasinda hayatini dogru şekilde devam edebilmesi için.
YanıtlaSilHayatımızı cennete çevirmeye çalışmak 🙄!!!
YanıtlaSilNe kadar da beyhude bir çabaa 🤐
Çok güzel ellerinize sağlık
YanıtlaSilMesele üzülmemek veya üzüntüyü engellemeye çalışmak değil, doğru şeylere üzülmek...
YanıtlaSilÇok güzel
YanıtlaSilİnsanın derinliği üzüldüğü ve sevindiği, dert edindiği şeylerin derinliğiyle orantılı. Başkaları için üzülebildiğimiz, onlar için şifa aradığımız kadar insanız aslında. İnsan bir başkasına şifa olmaya çalışırken kendi ruhunu da sağaltır.
YanıtlaSilO kadar ihtiyacımiz olan bi yazı ki,bi nesil aşırı korumacı büyütüldü ve sonuçtan hic kimse memnun degil.bu yazi herkese ilaç olacak kiymette çok teşekkür ederiz
YanıtlaSilProblem çözmenin yük algısı oluşturulduğu bir surecteyiz
YanıtlaSilÇok güzel anlatmış üzülmeyi🌷
YanıtlaSilBizi daha sağlıklı hale getiren, sağlıklı mutluluğu olan, toplum bilinci olan bir birey haline getiren gerçek üzüntüler olduğu tam bir ters köşe… Çok teşekkürler yanlışı düzeltmek için geç değil. 🙏🏻
YanıtlaSilÖyle ihtiyacım olan bir zamanda okudum ki🤲❤️
YanıtlaSilGerçekten nekadarda uzağız biz çocuklarımızı üzülmesinler diye bozduk bu hale getirdik
YanıtlaSilÜzülebilmeyi bile unuttu insanoğlu ...
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık👏👏👏
YanıtlaSilDemek ki; mesele üzülmemek veya üzüntüyü engellemeye çalışmak değil, doğru şeylere üzülmek…
YanıtlaSilÜzülmek, ağlamak, ölüm, hastalık, gibi şeyler insanlar olduğu sürece hep var olacaktır. Bizler çocuklarımıza iyilik yaptığımızı zannederek, bunlarla mücadele edip baş etmelerini öğretmek yerine sorunlardan kaçmayı öğrettik çocuklarımıza, çok yazık ettik.
YanıtlaSilBen de hep öyle yaparım,şimdi üzülmen çok doğal derim hep çocuklarıma çevremin aksine gerçeklik algısıyla büyümek ve büyütmek gerek.
YanıtlaSilinsanın genel olarak mutlu ve keyifli bir hayatının olmasının sırrı anlık üzüntülerde… Üzüleceği her yerden yüz çevirmekte değil… Hayatımız her an ödüllerle dolu olursa, sürekli hazlarla, olumlu hislerle dolu olursa, sürekli salgılanan dopamine karşı vücut duyarsızlaşır ve beyin bir türlü mutlu hissedemez.
YanıtlaSilO kadar önemli bilgiler öğrendim ki sizlerden çokkkk teşekkür ediyorum. ALLAH yolunuzu açık etsin sizlerden razı olsun.
Gerçek üzüntünün ihtiyaç olması ve öğreticiliği …
YanıtlaSilHarika bir tespit yapmışsınız. İnsan farkediyor elindekinin kıymetini ama ne zaman, kaybedince. Acıyı yaşayınca mutluluğun kıymetini... Aslında iyilik değil saklamak.
YanıtlaSilTeşekkür ederim 🌹
Her detay ayrı vurucu olmuş ama son kısım, insanların hataya giderken tutup çekememe sebebimiz ayrı bir sekme açtı zihnimde. ellerinize sağlık...
YanıtlaSilAh insan… öğüt verirken çok doğru da iş kendine gelince doğruyu yapmaktan uzak… güzel, bilinç açan bir yazı olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilHayatımız her an ödüllerle dolu olursa, sürekli hazlarla, olumlu hislerle dolu olursa, sürekli salgılanan dopamine karşı vücut duyarsızlaşır ve beyin bir türlü mutlu hissedemez.
YanıtlaSilNasıl da yanılmışız, nasıl da mutlu olmaya çalışırken aslında mutsuzluk için çabalamışız…
YanıtlaSil“Hayatlarımızı lunaparka çevirmeye çalışmak” ne güzel anlatmışsınız 👏🏻
YanıtlaSil