recent posts

banner image

Sıcak Kahve İçemeyen Taze Anne


Yine aynı şey olmuştu ve kim bilir kaçıncı kez olmuştu. Tam yemeğinden bir kaşık aldığında, tam kahvesini alıp koltuğa oturduğunda, tam sırtını koltuğa yasladığında ağlıyordu bebeği. Sanki bir yerlerde bir sensör var o sıcak bir lokma yediğinde, kahvesinden bir yudum aldığında bebeği uyarıyor. Bebek de avazı çıktığı kadar ağlıyordu. Onu sakinleştirmek, altını değiştirmek, doyurmak falan derken geri döndüğünde buz gibi olmuş bir yemek, soğuk bir kahveyle karşılaşıyordu. Ve her seferinde ağlayası geliyordu. Hatta bir seferinde hüngür hüngür ağlamıştı. Bebeğini çok seviyordu onunla ilgilenmek, uykusuz kalmak falan hiç yormuyordu. Ama şu yemeğini sıcak yiyememek, kahvesinin soğuması var ya işte buna sabredemiyordu. 

Ağladığı o akşam kocası suratında bir şok ifadesiyle ona bakıyordu. Gerçekten soğuyan kahve için mi yoksa başka bir şeye mi ağladığını çözmeye çalışıyordu. 5 dakika sonra kahve için ağladığına emin oldu. Fakat bu sefer de böyle bir şey için ağladığına şaşırıyordu. Elvan da o sırada hıçkırıkları arasında “Ne var yani insan kahvesinin soğuduğuna ağlayamaz mı? Bakma bana öyle!” diyordu. Bu olay bebek henüz 2 aylıkken yaşanmıştı. Şu anda bebek neredeyse bir buçuk yaşına gelmişti ama Elvan hala soğuyan kahvesi karşısında aynı şeyleri hissediyordu. Bunun için üzülmeyeceğim, değer mi, abartıyorum diye kendi içerisinde cümleleri sıralıyor, her seferinde kendine söz veriyordu ama olmuyordu. Yine kızıyordu, yine üzülüyordu…

Bir hafta boyunca kendi kendine bir deney yapmaya karar verdi. Bebeği uyuduğunda kahve yapmayacak, yemek yemeye başlamayacak, hatta özellikle şurada dinleneyim diye düşünmeyecekti. O bir hafta boyunca bebeği hiç erken uyanmadı hatta uzuuun uzun uyudu dinlendi. Ama ne zaman ki kahve pişti tam bir yudum alınacak içerden bir ağlama sesi. “Ya bu çocuğun benim rahatıma kastı var ya da hakikaten sensör var.” diye 1 hafta boyunca yaşadıklarını anlattı eşine. Eşi ise “Sensör olmadığından ve çocuğun senle bir derdi olmadığından emin olduğumuza göre sence başka bir seçenek olabilir mi” Elvan da bu seçeneğin peşindeydi aslında. Neydi onun bu süreçte kaçırdığı şey? O akşam boyunca düşündü hatta gece ara ara bebeğe bakmaya uyandığında bile zihnindeydi. Ama bir türlü bulamamıştı ve daha fazla düşünmek de istemiyordu. Bir elinde çaydanlık bir elinde fincan çay doldururken “Neyse ne! Bulamıyorum artık sebebini ve peşine de düşmüyorum. Ben de ömrümün birkaç yılında kahveyi soğuk içmiş yemekleri soğuk yemiş olayım. Ne var bunda. Dünyanın sonu değil ya!” Bu cümleleri zihninden geçirmesiyle bile rahatlama başlamıştı. Devam eden günlerde ise bu rahatlama artarak devam etmiş üstelik bebeğinin de uyanma saatleri değişmeye başlamıştı. Esas soru şimdi geliyor…

Neydi Elvan’ın farklı yaptığı şey? Öyle ya farklı bir sonuç elde etmek için farklı bir şey yapmış olması gerekir. Ne yapmıştı? Kabul Etmişti… Elvan kahveyi soğuk içebileceğini, bir şeyleri kaçırabileceğini esasında bebekli hayatı kabul etmişti. O bebeği olmasına rağmen yokmuş gibi bir hayatı olsun istiyordu. Hem eski hayatının güzelliklerini, rahatlığını hem de bebekli hayatının güzelliklerini yaşamak istiyordu. Halbuki dünyanın yasası bu; avantajlar ve dezavantajlar bir paranın iki yüzü gibi yapışık. Bebekli hayatın avantajları olduğu gibi dezavantajları da olacak. Ben sadece avantajlarla haşır neşir olayım gerisi sizin olsun yok. Hem bebeğim olsun hem de bebeksiz hayatımdaki rahatlığım, pervasızlığım olsun da yok. Hayatınıza gelen yenilik her şeyiyle bir bütün olarak gelir. Buna alışmanın en hızlı yolu ise kabul etmekten geçer. Kabul ettiğin an büyük bir aşama kaydetmiş olursun. Kabul ettiğin an o dezavantajlara da çözüm bulma yolu açılır.  Sanki bir sis perdesi kalkar hayatından ve sen rahat nefes almaya başlarsın. Böylece yaşadığın olumsuzlukların yaşanabileceği ihtimalini önceden bildiğin ve kabul ettiğin için karşılaştığında şaşırmazsın. O artık beklenmedik bir şey olmaz senin için. Çünkü sen olumlu şeyler olabileceği gibi olumsuz şeylerin olabileceğini de kabul etmiştin. 

Elvan da kabul etmişti ve rahatlamıştı. Artık seyrek de olsa içtiği soğuk kahvenin tadını da sever olmuştu. Hem yemekler de dinlenince daha lezzetli olmaz mıydı? 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Sıcak Kahve İçemeyen Taze Anne Sıcak Kahve İçemeyen Taze Anne Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi on Temmuz 07, 2025 Rating: 5

2 yorum:

  1. Hayat ne yapar eder, insanın egosuna ters gelen durumu kabul etmnesi için karışısına olaylar çıkarır..

    YanıtlaSil
  2. Neydi Elvan’ın farklı yaptığı şey?🌸

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.