recent posts

banner image

Farkındalık


Dalları penceresine çarpan akasya ağacına uzun uzun baktı. Sonra başını göğe çevirdi. Masmavi gökyüzü vardı. Bulutlar güneşin önüne sıra sıra dizilmiş ama günün aydınlığından hiçbir şey eksiltememişlerdi. İçinde derin düşünceler vardı. İnsanın ansızın aklına düşen dünler vardır. Son zamanlarda iyice dalıp dalıp geçmişi düşündüğü oluyordu. 

Ne çok şey yaşamış, görmüş, geçirmişti iş hayatında. Yaşanmışlıklar artıkça insan en doğrusunu kendisinin bildiğini zannediyordu. Tüm yanılgıları bundan kaynaklanmıyor muydu sanki? İki yılda beş iş değiştirmiş ve iş hayatında deneyimli olduğunu düşünüyordu. Her iş yerinde de aynı olay başına gelmişti. Görev tanımında bile olmayan işleri yapmış, mesai arkadaşlarına destek olmaktan geri durmamıştı. Ona göre çalışmak takım işiydi ve “emeğimi iş arkadaşlarından esirgememeliyim” diye düşünüyordu. Hem “elime yapışmaz, ne olacak?” derdi. Bir süre sonra dönüp baktığında, yardım olsun diye yaptığı işlerin görevi haline dönüştüğünü fark ederdi. Hatta işler aksadığında veya bir sorun çıktığında tüm gözler ona döner, “Nasıl yani yapmadın mı?” diye sorulurdu. Sanki oluşan problemler ondan kaynaklıymış gibi davranılırdı. İnsanlara destek olacağım diye iyi niyetle ortaya koyduğu davranışlar, insanların beklentisini arttırmıştı. 

“Neden her iş yerimde benzer sorunlarla karşılaşıyorum?”
“Nasıl oluyor da hep bir süre sonra sorumluluğum olmayan işleri yaparken buluyorum kendimi?”
“Neden bir süre sonra bu sorunlar dağ gibi büyüyor ve neden kendimi anlatamadığımı hissedip iş değiştirmek zorunda hissediyorum?”

Her iş farklı şeyler katmıştı elbet ama bu sorunu bir sonraki işinde de tekrar tekrar yaşıyor ve sanki her seferinde şiddeti artıyordu. “İş yeri farklı, iş alanları farklı, hatta insanlar çok farklı, hiçbiri diğerine benzemiyor ama benim yaşadığım sorun hepsinde aynı.” Hiç bu şekilde düşünmemişti. Oysa iş hayatında deneyimliydi. Birçok iş denemiş ama hiç sonuç değerlendirmesi yapmamıştı. Olumlu veya olumsuz neler yaşadığı üzerine hiç düşünmemişti. Bu farkındalıkla hangi işlerde çalıştığını, hangi problemlerle karşılaştığını, bunların kendine kattıklarının ne olduğunu detaylandırmaya karar verdi. Son iş yerini anımsadı. Her gün ilk toplantıları ve son toplantıları planlama üzerine olurdu. Günün başında “Bugün hangi hedeflerimizi tamamlamayı planlıyoruz?”, günün sonunda ise “Bugün hangi hedeflerimizi tamamladık?” sorularına cevap bulmak üzere ekipçe toplantılar yaparlardı. Bununla da sınırlı kalmaz; haftalık, aylık, yıllık olarak sonuç raporları hazırlanırdı. “Projede bitirme yüzdesi olarak neredeyiz?”, “Projedeki ön görülen riskler nedir?”, “Gelecekle ilgili nasıl aksiyonlar alabiliriz?” gibi soruların cevaplarını tartışırlardı. Muhakkak her proje bitiminde de yeni bir projeye başlamadan önce ekipçe bir deneyim çıkarma toplantısı yaparlardı. “Neleri daha iyi yapabilirdik?” ve “Neleri iyi yaptık?” olmak üzere iki başlıkta bu deneyimler toplanırdı.

Bir iş yerinin başarısının sırrı bu detayları sıkı takip etmekteydi. Yıllardır birçok işyeri ve iş alanında bulunmuştu ve değişmeyen bir sırdı bu. Başarılı olan tüm şirketlerde gördüğü ortak bir davranıştı. Peki, bu şirketlerde çalışırken Aslı’nın bireysel artı ve eksi tablosu nasıldı? Neleri doğru yapmış, neleri daha iyi yapabilirdi? Burnunun direğindeki sızıyı hissederek ilk iş yeri geldi aklına. Ne de çok zorlanmıştı. Hem bilmediği çok fazla iş vardı, hem de onun çok deneyimi yoktu.

“İş hayatının dengelerine uyum sağlamak ne kadar da zormuş” diye düşündü. Hem çokça emek vermelisin, öğrenmeye dair açlık duymalısın; hem de kendi sınırlarını korumalı ve değerinin farkında olmalısın. Yeni işe başlamanın heyecanı ile iş yerindeki birçok yükü sırtlanmıştı. İş arkadaşları ve yöneticisi başlangıçta ondan çok memnunlardı. Zaman ilerledikçe destek olmak için yaptığı işlerin sonrasında üzerine kaldığını fark etti. Dün gibi hatırlıyordu o masanın başında içinden “Mecbur muyum benim sorumluluğum olmayan işleri yapmaya, benim elimde de yapılması gereken pek çok iş var.” diye söylendiğini. O kadar sinirleri bozulmuştu ki, üstelik artık o jesti yaptığında da iş arkadaşları mutlu olmuyordu. O kadar yorul, yardım et bir de burun kıvırsınlar, olacak iş değildi. Çünkü artık yaptıkları “jest” değil, “taviz” haline dönüşmüştü.

Önüne boş bir kâğıt alıp ilk iş yeri ile başladı. Bu iş yerinin avantajları ve dezavantajları neydi? Herkesin onu övgüyle andığı, takdir ettiği, zorlansa bile bir şekilde üstesinden geldiği durumlarda nasıl hamleler yapmıştı? Peki işler tam tersine döndüğünde hem kendi mutsuz hem de çevresindekiler yüksek beklentiden dolayı memnuniyetsizken ne yapmıştı da bu duruma gelmişti? İlk çalıştığı yerden sonuncusuna kadar, saatlerce yazdı… Sanki yazarken bir başkasının öyküsüne uzaktan bakıyordu. “Neden yapmışım bunları?” diye düşündü. “Aslında hep kendi elimle dizayn etmişim bu durumu…”

İş bulma isteği çok yüksek olduğundan, hiçbir görüşmede görev tanımı sormadığını fark etti. Aslında görev tanımı olsa neyi fazla neyi eksik yaptığını ölçebilirdi. Görev tanımını netleştirmediği için her verileni yapması gerekiyor gibi sorumluluk hissediyordu. Bazen de “iyi” anılmak adına ve ilişkilerine zarar gelmemesi adına “hayır” demekten çekiniyordu. Ek mesai yapmak onun için başlangıçta sorun olmasa da zamanla kendine ve onu besleyecek diğer hedeflerine vakit ayıramadığını fark etmişti. 

“Ne kadar önemliymiş deneyim transferi yapmak” diye düşündü. “İşlerim için her gün sonuç değerlendirmesi yapmışım ancak kendi hayatım için yapmamışım… Bu yüzden her iş yerimde benzer problemleri yaşamışım… Ah be kızım Aslı!” dedi. “Sen tepkilerini hiç değiştirmeden senin iş yerindeki insanlar nasıl değişsin ki?” Kendi kendine tüm yükleri omuzlayıp taşıyamayınca da düşmüştü. Her düştüğünde yeni bir işte bulmuştu çözümü. Ama şimdi oturup detaylıca düşündüğünde, çözümün ne olması gerektiğini anlıyordu.  

İnsan aynı görev tanımını yapması gerektiği gibi hayatta her sürecini tanımlamalıydı. Neyi neden yaşadığını, neyi hedeflediğini, ne gibi deneyimler kazandığını, yapması gerekenleri, yapmaması gerekenleri... Tanımlamadığımız, deneyimlerimizi transfer edemediğimiz yerlerde hep aynı tepkileri veriyor ve aynı problemlerle karşılaşıyoruz. Kişiler, olaylar, mekân ve zaman değişse de problem değişmiyorsa o zaman insan bir sonuç değerlendirmesi yapması gerekir. Bu projede çıkarmam gereken deneyimler ne? Bu evlilikte çıkarmam gereken deneyim ne? Bu ilişki de çıkarmam gereken deneyim ne? Bu buluşmada çıkarmam gereken deneyim ne?.. Aslında sonuç değerlendirmesi yapmak ve bunu hayatımızın başka alanlarına transfer edebilmek hayatın her yerinde... 

Aslı sonuç değerlendirmesi için oturduğu masada zihni rahatlamış olarak, oluşan farkındalıkla gönlü hafiflemiş olarak umut dolu kalktı. İnsan yaşadıklarını irdelediğinde sebepsiz yere problemlerle karşılaşmadığının farkına varabiliyordu. Yaşadıkların değil, yaşananların sonuç değerlendirmesini yapıp, bir sonraki sürece deneyim transferi yapabilmekti. Problemin çözümüne yaklaştıran şeyin deneyim transferi yapabiliyor olmak olduğunu fark etti ve aklına, geçenlerde duyduğu o söz geldi: “İnsan kendi kontrolündeki olaylara verdiği tepkilerle, kontrolünde olmayan olayları design eder.”

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Farkındalık Farkındalık Reviewed by Deneyimsel Tasarım Öğretisi on Şubat 03, 2025 Rating: 5

5 yorum:

  1. Kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
  2. Sonuç değerlendirmesi ile gelen farkındalık ne kadar değerli... yıllarca aynı problemi tekrarlamamak için...kaleminize sağlık🌱

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık. Farkettirdiğiniz için çok teşekkürler 💐
    Sonuç değerlendirme, insanın dününden iyi olabilmesi adına yaptıklarından yapacaklarına köprü kurmak, ders çıkarmak aslında. Zor gelse de insana çok şey katıyor. Bir hedefin, bir olayın, bir günün, bir haftanın, bir ayın, bir yılın, hatta geçmişin…

    YanıtlaSil
  4. Hayatta belkide farkında olmadan yaptığımız ne çok yanlış davranışımız var…deneyim transferi farkına varmak ve deşifre etmek için çok önemli…

    YanıtlaSil
  5. Gerçekten insan kendi hayatında kendisi için en önemli meselelerde öğrenebilmeyi, deneyim transferi yapmayı unuturken, işi için düzenli gelişmeyi yapabiliyor. Ne acı ki hayatımızda ilişkilerimizde mutluluğumuzda daha etkili olan şeyleri ihmal ederken işimizde veya farklı bir konuda aşırılaşabiliyoruz. Emeklerinize sağlık.

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.