Nergis İstanbul'a yakın küçük bir köyde yaşıyordu. Köydeki insanların çoğu hayvancılıkla uğraşıyordu. Nergis sapsarı saçlarını savurarak evden çıktı. Nergisin dış görünüşünü gören o köyde yaşadığına inanamazdı. Makyajsız dışarı çıkmayan bakımlı bir kızdı. Her giydiği kıyafeti, ayakkabı ve çantası markaydı. Dolabında her kıyafetten çifter çifter vardı. Bir bluzun üç rengini birden almıştı. Her gün farklı bir şey giymek için çok sık alışveriş yapıyordu. Tırnaklarına bakım yaptırdığı için evdeki hiçbir işe dokunmazdı. Annesi de Nergis'e düşkün olduğu için bu konuda bir şey demiyordu. Evin işleri ve hayvanlarla annesi ilgileniyordu. Babası sabah çok erken işe gidiyor, gece geç saatte de eve geliyordu. Babasını çok sık görmediği için Nergis’i annesi tek başına büyütmüştü. Babasını bir otorite olarak görmüyor, her şey için annesinden izin istiyordu. Annesi de ona düşkün olduğu için her istediğini yapıyordu.
Bir dönem “Şehir dışında üniversite okumak istiyorum ben,” deyip üniversiteye gitti. Bir iki yıl okumak için gittiği o şehri gezdi, arkadaşlarıyla eğlendi. Derslerine devam etmediği ve sınavlarını vermediği için okulu bırakmaya karar verdi. İçten içe kurtulmak istediği o köye tekrar geri döndü.
Onun hayalinde böyle bir köyde yaşamak yoktu. O İstanbul'un en bilindik semtlerinden birinde yaşamak istiyordu. Çocukluğu dizi izleyerek geçmişti ve İstanbul'un meşhur semtlerinin hepsini ezbere biliyordu. Dizilerdeki hayatı gerçek hayat zannediyordu. Hep o hayatlara karşı bir merakı vardı. Bakımlı topuklu ayakkabısı ayağından eksik olmayan, sabah ofise giden, akşam çıkışta arkadaşlarıyla eğlenen bir insan olmak istiyordu. Ve bu isteği onun her halinden belli oluyordu.
O gün de köyün taşlı yollarında topuklu ayakkabılarıyla yürümeye çalışıyordu. Sosyal medyadan tanıştığı biriyle görüşecekti. Hayali çok yakışıklı ve zengin biriyle evlenip bu köyden gitmekti. Daha önce de birkaç kişiyle görüşmüştü ancak olmamıştı. Öncekiler gibi bir kafede oturup muhabbet etmeye başladılar. Buluştuğu kişi ona bu hayattaki amacının ne olduğunu sordu. Nergis hayatında daha önce hiç böyle bir soruyla karşılaşmamıştı. Birkaç dakika düşündükten sonra “Mutlu olmak,” dedi.
Nergis bu görüşmeden sonra mutlu olmak için yaptığı şeyleri gözden geçirmeye başladı. Tek bir soru pek çok şeyi sorgulamasına sebep olmuştu. Hayatında onu mutlu eden şeyler nelerdi? Sürekli bir şeyler alıyor, aldıkça daha fazlasını almak istiyordu. Mutlu olmak için yaptığını düşündüğü şeylerin aslında onu mutlu etmediğini farketti. Sürekli bir şeyler alarak, tüketerek mutlu olamıyordu insan.
Mutlu olmak için ne yapması gerekiyordu sahi? İnsanın hayattaki gerçek amacı neydi? Neleri başarınca amacına ulaşmış olurdu? İnsanın hayatın amacı zannettikleriyle gerçek amaç farklı olabiliyordu. Kimi zaman da tek bir soru yeterliydi doğru soruları sormak için.
Hayatımın amacı ne?...
İnsan hep mutlu olmak istiyor fakat mutlu olmak için ne yapması gerektiğini malesef ki bilmiyor
YanıtlaSilBazen bir ömür bu soruya cevap arayarak geçiyor. Henüz süre varken amacını bulup yaşamak dileğiyle.
YanıtlaSilBazı şeyler hakikaten hiç tanımadığın bir insanın sorusuyla detaylanıyor. Cana kana bürünüyor.
YanıtlaSilÖyle atladigimiz ama tüm hayatimizi belirleyen bir soru ki... Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilHer an sınanıyoruz ve her sınav lehimizde bir mesaj taşıyor anlamayı idrak etmeyi doğru irdelemeyi gerçeği içimize almayı nasip etsin hayat😊
YanıtlaSil